SOSYAL MEDYANIN GÖRSEL SANATLARA BASKISI: TAKİPÇİ İNŞA ETMEK


Creative Commons License

Yedikardeş C.

IKSAD 2. ULUSLARARASI 19 MAYIS YENİLİKÇİ BİLİMSEL YAKLAŞIMLAR KONGRESİ, Samsun, Türkiye, 27 - 29 Aralık 2019

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Samsun
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Atatürk Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Sanat ve özellikle görsel sanatlar internetin önemli içeriklerinden biridir. İmaj kültürünün egemen olduğu bir medya, televizyon ile yaşam alanımıza girmiştir. Televizyon dünyasında, şöhret odaklı sanat ve sanatçı tasarımının gerçekleştirilmesi öncelikle seyirci inşası ile başlamıştır. Aynı düzenek son yıllarda sosyal ağların yaygınlaşması ve sosyal medya kullanımının artması ile yer değiştirmiştir. Öyle ki, içinde bulunduğumuz zaman diliminde çağın bir gereği olarak nitelendirdiğimiz internet ve ona bağlı aygıtlar, uygulamalar bir yanıyla da görsel sanat içeriklerinin seyirci tarafından belirlenmesi ve beğeni algısına göre kabul görmesine yol açmaktadır. Tam da bu noktada bu çalışmasının amacının, seyircinin/takipçinin inşasıyla imaj mühendisliği üzerine bir analitik değerlendirme yapmaktır. Sorun olarak görünen, internet ve sosyal medya kullanımı aracılığıyla oluşan imaj kültürünün görsel sanatlara yansıyan etkileri üzerinden oluşan nitelik kaybının irdelenmesidir. İmajların egemenliği altında sosyal medya üzerinden yaygınlaştırılan bir tür yaşamsal gerek –bağımlılık değil- haline dönüştürülen seyirci ya da takipçi inşası, onun beraberinde imajla varlık sahasına girme, varlığını sürdürme hali görsel iletişim düzeneğinin bayağılaştırılmasına ve görsel sanatlar alanına sanal gerçeklik ile ket vurmasına süreğen bir durum kazandırmıştır. Bu nedenle, imaj, imge, dijital ve sanal görüntülü düzenlemeler ve görsel sanat yapıtlarının internet görselleriyle iç içe geçerek olağanlaşmış, sıradanlaşmış ve bir tür tüketim malzemesine dönüşmüştür. Gösteri dünyamızdan sonra sosyal ağlar, aygıtlar aracılığıyla “sosyal” olarak adlandırılan medya biçimiyle seyirci/takipçi inşası yerine sanat-sanatçı-alımlayıcı üçgeninin oluşturduğu nitelikli, dezenformasyona mesafeli sanat alanını inşa etmek olanaklı mıdır? Bu çalışma, yalnız akademik boyutta değil, görsel sanatlara ya da plastik sanatlara ait yapıtların estetik kaygı ve sanatsal eleştiri öğretileriyle sürdürülmesi – “hiç”lik temelinde olsa bile- değersizleştirilmemesi adına “imaj her şeydir” kıskacından nasıl çıkılabilir? sorusuna ilişkin bir tartışmayı ele almaktadır.