Polat B.(Yürütücü), ÖZGEN E. K.
TÜBİTAK Projesi, 2022 - 2024
İneklerde
uterus enfeksiyonları; reprodüktif performansın ve süt veriminin düşmesinin
yanı sıra hayvan refahını da etkilemektedir. Uterus enfeksiyonları, ineğin
bağışıklık düzeyinin yanı sıra mikroorganizmaların türü ve yoğunluğuna
bağlıdır. Postpartum uterus enfeksiyonlarında çeşitli tedavi protokolleri
geliştirilse de, henüz istenilen düzeyde başarı sağlanamamıştır. Tedavide amaç;
kullanılan antimikrobiyal veya diğer ajanların ortaya çıkardığı yan etkileri en
az düzeye indirmek olmalıdır. Tedavi için seçilen ajanın, antimikrobiyal
özellik göstermesi ve immün sistemi modüle edici etkiye sahip olması önemlidir.
Uterus enfeksiyonlarında parenteral veya intrauterin antibiyotik kullanımı
insan ve hayvan sağlığı açısından riskler taşımaktadır.
Bu nedenle;
antiinflamatuvar, antimikrobiyal, antioksidan, antifungal, epitelizan ve immün
modülatör etkilere sahip olduğu bilinen ve ülkemizde önemli miktarda rezervi
bulunan bor türevlerinin uterus enfeksiyonlarında alternatif bir tedavi
seçeneği olabileceği düşünülmektedir.
İnsan ve
hayvan sağlığı için esansiyel bir element olan borun, ineklerde subklinik
endometritislerin tedavisinde kullanımına dair bir çalışma bulunmamaktadır.
Antibiyotik tedavisinde ortaya çıkan antimikrobiyal direnç oluşumunu engellemek
amacıyla bor türevlerinin kullanımının yararlı olacağı öngörülmektedir.
Planlanan
çalışmada; postpartum 45-50. günlerde olan, sistemik bir enfeksiyon bulgusu ya
da metabolik sorunu olmayan, klinik olarak genital kanal enfeksiyonu
saptanmayan ve vücut kondüsyon skoru (5’li skala) 2,5-3 puan arasında olan
ineklerde; ultrasonografik muayene, endometriyal sitoloji, endometriyal biyopsi
ve ekotekstürel analiz yapılarak subklinik endometritis tanısı konulan 35 inek
materyal olarak kullanılacaktır. Subklinik endometritis tanısı konulan
ineklerde bor uygulaması sonrası beklenen mikrobiyolojik iyileşmeyi belirlemek
amacıyla tüm gruplardan uygulama öncesi mikrobiyolojik örnek alınarak
mikrobiyom analizi yapılacaktır. Subklinik endometritislerin tanısını takiben
inekler her grupta 5 inek olacak şekilde rastgele yedi gruba ayrılarak; bir
grup kontrol grubu olarak ayrılacak, diğer gruplara sırasıyla % 2.5, % 5 ve %
10 borik asit ve çinko borat içeren 30 ml’lik jel formülasyonlar intra uterin
olarak uygulanacaktır. Kontrol ve tedavi gruplarındaki ineklerde intra uterin
uygulamaları izleyen 3., 7., 14. ve 21. günlerde ultrasonografik muayene ve
ekotekstürel analizler yapılacaktır. Yine tedaviye cevabı belirlemek için
uygulama sonrası 21. günde mikrobiyolojik, endometriyal sitoloji ve endometriyal
biyopsi örnekleri alınacaktır. Kan serumu ve süt örneklerinde olası bor
düzeyini belirlemek için 0., 1., 3., 7., 14. ve 21. günlerde kan ve süt
örnekleri alınacaktır.
Yirmidört ay olarak
planlanan projede; jel formülasyonlarının hazırlanması, subklinik
endometritislerin tanısı, uterus örneklerindeki olası mikroorganizmaların tür
çeşitliliği ve yoğunluğunun belirlenmesi, hazırlanan jel formülasyonlarının
uygulanması, jel formülasyonlarının etkinliğini belirlemek amacıyla; uygulama
sonrasında ultrasonografik muayene, uterustan alınan mikrobiyolojik, sitolojik
ve biyopsi örneklerininin ve dijital görüntülerin ekotekstürel analizinin
yapılması aşamalarında proje çalışma grubundaki araştırıcılar uzmanlık
alanlarına göre görev alacaklardır.
Çalışma sonucunda borun ineklerde subklinik
endometritislerin tedavilerinde alternatif bir yöntem olup olamayacağının
ortaya konulması planlanmaktadır. Proje çıktılarının makale olarak uluslararası
indeks dergilerde yayımlanması, ulusal/uluslararası kongrelerde sözlü olarak
sunulması, araştırmacı yetiştirilmesine ve bor bileşiklerinin hayvanlarda
tedavi amacıyla başka alanlarda kullanılması öngörülmekte olup, bor
bileşiklerinden yapılan jel formülasyonlarının ineklerde subklinik
endometitislerin intra uterin yolla tedavisi için patent alma ihtimali
bulunmaktadır.