Yükseköğretim Kurumları Destekli Proje, 2016 - 2016
Giriş ve
Amaç: Ağrı; bireyin çevresi,
cinsiyeti, kültürü, eğitimi ve deneyimleri gibi pek çok emosyonel ve
davranışsal faktörden etkilenen, bireyden bireye değişen, subjektif ve
tanılaması zor olan karmaşık bir durumdur. Hemşirelik, tıp ve davranış bilimlerinde yapılan ağrı
çalışmalarına rağmen hala bakım altında olan birçok hastanın ağrısı yeterince
dindirilememektedir. Sözü edilen bu eksikliğin nedenlerinden birisi ağrı
kavramının insanlık tarihi kadar eski olmasına karşın ağrı biliminin yeni
gelişmekte olan bir bilim dalı olması, diğer önemli nedeni ise hemşire ve
hekimlerin ağrı tanılama ve yönetimi konusunda bilgi yetersizliğinin olmasıdır.
Türkiye’nin başka bölgelerinde prevelansı incelenen ağrının Erzurum
bölgesinde sonuçlarını gösteren literatür bilgisine ulaşılamamıştır. Bu
noktadan hareketle bu çalışmanın amacı Erzurum bölgesinde hastanede yatan
yetişkin hastalarda ağrı sıklığını belirlemektir.
Materyal Metot: Araştırma,
tanımlayıcı nitelikte yapıldı. Araştırmanın evrenini; Erzurum il merkezinde yer
alan 5 hastanenin dahili ve cerrahi kliniklerde yatmakta olan hastalar
oluşmaktadır. Araştırmanın örneklemi ise; hastanede
yatarak tedavi gören, 18 yaş ve üzeri, en az 24 saat önce hastaneye yatışı
yapılan ve çalışmaya katılmayı kabul eden ve araştırmaya alınma
kriterlerine uyan 737 hasta oluşturmuştur. Veriler, araştırmacılar tarafından
literatür ışığında hazırlanan “Anket
Formu”, “Görsel Analog Skala” ve “Kısa
Ağrı Envanteri” ile toplanmıştır. Araştırma nokta prevalans çalışması olarak
planlandığından araştırma verileri Ekim ayının ilk haftası her hastane için
belirlen faklı bir günde araştırmacılar ve anketörler aracılığıyla toplandı.
Bulgular: Hastaların
yaş ortalaması 58.81±17.88’dir.
Hastaların %47.4’ü kadın, % 52.6’sı ise erkektir. Ayrıca hastaların
%67.4’ü dahili klinikte %32.6’sı ise cerrahi klinikte yatmaktadır. Son 24
saatteki en kötü ağrı puanı ile son 24 saatteki en hafif ağrı puanı arasında
pozitif yönlü orta düzeyde istatistiksel olarak anlamlı ilişki
saptanmıştır(p<0,05). Son 24 saatteki en kötü ağrı puanı yükseldikçe, son 24
saatteki en hafif ağrı puanı yükselmektedir. Ağrıya %36.4 halsizlik ve %32.8
uykusuzluk eşlik ettiği belirlendi. Hastaların en çok ağrıyan bölgeleri ise %29
ile en çok sırt bel bölgesi ve %24 baş, boyun ve karın olarak belirlenmiştir. .
Hastaların %27.5’i halsizlik ve %24.8’i uykusuzluk bulgularının ağrıya eşlik
ettiği belirlenmiştir. Bu verilerin ışığında hastaların ağrı prevelansının
%68.38 olduğu belirlenmiştir.
Sonuç: Bu çalışmanın sonucunda hastanede yatan
hastaların ağrı prevelansının oldukça yüksek olduğunu ve bu doğrultuda
hemşirelere ve hekimlere ağrının giderilmesi yönünde önemli roller düştüğü
görülmektedir. Bu çalışma oldukça kısıtlı olan prevelans çalışmalarına ve
sağlık disiplinlerine faydalı olacaktır. Ayrıca ağrının giderilmesi ya da
azaltılması için yapılacak girişimlere ışık tutacağını düşünülmektedir.