TÜBİTAK Projesi, 2021 - 2023
Literatürdeki çalışmalar, memeli hücre
sitoplazmasına ulaştırılan yabancı DNA’nın, hücreler tarafından enfeksiyon
sinyali olarak yorumlanabileceğini belirtmektedir. Bu nedenle son yıllarda, DNA
sensor proteinlerine ait ligandların kanser immünoterapi amacıyla kullanımı
gündemdedir. ISD (interferon stimulatory DNA), bir DNA sensor proteini
ligandıdır ve DNA sensor yolağında elzem bir rol üstlenen STING (Stimulator of
interferon genes) adı verilen proteinin aktivasyonuna neden olmaktadır. ISD’nin sitoplazmaya ulaşması ile kısa süre
içinde STING proteini uyarılmakta ve bu yolla hücrelerde tip I interferon (IFN)
üretimi tetiklenmektedir. Bu hücreler tarafından üretilen IFN’ler, bağışıklık
hücrelerini aktifleştirmekte ve aktif bağışıklık hücreleri, sinyal aldığı
hücreleri yok etmektedir.
Sunulan projede; meme kanseri tedavisi için kemoterapi, immünoterapi
ve MHT uygulamalarında kullanılabilecek ajanların birleştirildiği bir
platformun hazırlanması, bu yapının kansere karşı etkinliğinin test edilmesi
ve son olarak MHT uygulamasının STING yolağı ile ilişkisinin aydınlatılması
amaçlanmıştır. Projede, kemoterapötik bir ilaç olarak
doksorubisin (DOX), immünoterapi ajanı
olarak ISD kullanılacaktır. MHT kaynağı ve DOX/ISD taşıyıcı nano-platform
olarak MSNP kullanılacaktır.
MSNP’nin meme kanseri hücrelerine hedeflenmesi, MSNP yüzeyinde folik asit
modifikasyonu ile sağlanacaktır. Hedeflenmiş, DOX ve ISD yüklü MSNP’ler,
kısaca DINP olarak adlandırılacaktır. Tümleşik terapi
uygulanacak olan meme kanseri hücrelerinin (MCF-7 ve MDA-MB-231) ve
tümorijenik olmayan hücrelerin (MCF-10A) immün sinyal oluşturup
oluşturmadıkları, bu hücrelerin dendritik hücrelerle (DC) birlikte inkübe edilmesiyle
(ko-kültür) ortaya konacaktır. Uygulanan tümleşik terapi neticesinde,
monoterapi şeklinde uygulanan gruplara kıyasla tümleşik tedavi uygulanan
hücrelerin daha fazla DC olgunlaşmasına neden olması beklenmektedir.
Önerilen projede aynı anda ilk
kez bir MSNP platformu aracılığıyla DOX ve ISD taşınması, bir STING aktivatörü varlığında
MHT uygulamasının anti-kanser etkisinin araştırılması, DINP+MHT şeklinde
önerilen tümleşik tedavinin in vitro çalışmalarının yapılması ve son
olarak MHT uygulanmış hücrelerde STING yolağının araştırılması bu projenin
özgün yanlarını oluşturmaktadır. Böylece monoterapide kullanılan dozlara
göre daha düşük konsantrasyonlarda DINP kullanılarak ve düşük sıcaklıkta MHT
uygulanarak etkili, güçlü ve seçici bir şekilde kanser hücrelerinin yok edilmesi
beklenmektedir.
Meme
kanseri, ülkemizde ve dünyada, kadınlarda en fazla görülen kanser türüdür. Bu
nedenle meme kanserine karşı kullanılabilecek yeni bir tedavi yaklaşımı, birçok
hasta için umut olabilir. Özellikle hedeflenmiş nanotaşıyıcılar nedeniyle
kemoterapötik ilaçların yan etkilerini sınırlandırma fikri, bu alanda çalışmayı
değerli ve heyecan verici kılmaktadır. Klinik denemeler incelendiğinde,
kemoterapi veya radyoterapinin hipertermi ile desteklendiği durumlarda hastanın
yaşam süresinin arttığı görülmektedir. Bu nedenle önerdiğimiz üçlü terapinin,
hastaların yaşam kalitesine ve sağ kalım süresine olumlu yönde etki edebilecek
ileri çalışmalara zemin oluşturacağını düşünmekteyiz. Bu nedenle önerilen proje, yeni projeler oluşturma potansiyeline
sahiptir.