Gür E. (Yürütücü)
TÜBİTAK Projesi, 2021 - 2022
Bir
kimyasal gaz sensörü, aygıt olarak düşük konsantrasyondaki kimyasal bir bilgiyi
analitik olarak kullanışlı bir sinyale çeviren kimyasal sensördür
(International Union of Pure and Applied Chemistry, IUPAC tanımı). Bu
sinyallerdeki değişimleri sensörlerin algılaması bir kaç dakika kadar sürerken,
aygıttan gaz uzaklaştırıldıktan sonra tersinir özellik göstererek eski haline geri
dönmelidir (bazı durumlarda aygıtın eski haline dönmesi birkaç saatten birkaç
güne kadar sürebilir). Elde edilen malzemenin doğasına bağlı olarak her sensör
bir veya birkaç gaz grubu için duyarlı olabilir. Gaz sensörlerinin birçok
alanda kullanımları mümkündür; maden çalışmalarında, hava kalitesi kontrolünde,
uzay teknolojisinde, muhtemel atmosferdeki gazların konsantrasyon tespitinde,
sağlık sektöründe, otomotiv uygulamalarında vs. Gaz sensörleri özellikle avrupa
ülkeleri gibi gelişmiş ülkelerde hava kalitesinin belirlenmesi ve hava
kirliliklerin sürekli tespit edilmesi için önemli role sahiptirler. Ayrıca
çevresel endişelerin artması, sağlık ve güvenlik yasalarının ön plana çıkılması
ile sensörlerin kullanımı ve geliştirilmesinin önemi her geçen gün artmaktadır.
İdeal
bir gaz sensöründe yüksek duyarlılık, seçicilik, daha kısa tepki zamanı,
kararlılık ve iyi bir çözünürlük, düşük çalışma sıcaklığı, düşük kendine gelme
süresi, düşük algılama limiti ve iyi bir doğrusallık göstermesi beklenmektedir.
Ancak bütün bu özellikler aynı zamanda tek bir sensörde olması çok mümkün
olmayabilir ve genellikle uygulama alanına göre bazı karakteristik özellikler
seçilerek onlar iyileştirilir. Mesela çevre uygulamalarında daha düşük algılama
limiti tercih edilirken, endüstri alanında gaz sensöründen beklenen özellik
daha hızlı tepkime zamanıdır (Bochenkov and Sergeev 2010).
Araştırmacılar
onlarca yıldır fosil yakıtların tükenmesinden sonra alternatif enerji
kaynaklarını kullanmak için yeni yöntemler geliştirmektedirler (Ritchey 1998).
Hidrojen en ümit verici temiz enerji taşıyıcılarından biri olarak geleneksel
fosil enerji kaynaklarına bir alternatif olarak kabul edilmektedir ve küresel
enerji sistem geçişi Şekil 1’de
gösterilmektedir. Şekil 1’de sürdürülebilir
bir ekonomik büyümenin Hidrojen gibi güvenilir ve sürdürülebilir bir enerji
kaynağı ile elde edilebileceği belirtilmektedir. Bunlarla birlikte Hidrojen
molekülü çok küçük olduğundan, üretim, depolama ve taşınma sırasında sızıntıya
uğrayabilecek ve patlama ve yangın tehlikesi oluşturabilecek potansiyeli olan
bir gazdır. Hidrojen gazı renksiz ve kokusuzdur. Bunun yanında düşük yoğunluklu
(0.0899 kg/m3), düşük minimum tutuşma enerjili (0.017 mJ), havada hacimce geniş
aralık boyunca (%4-75) yanıcı özelliklere sahip bir gazdır (Momirlan and
Veziroglu 2005; Hu et al. 2016). Bu nedenlerden dolayı güvenilir, hızlı
tepkili, iyi seçicilik ve uzun süreli stabilite ile Hidrojen gaz sensörü
geliştirmek önemlidir. Bugüne kadar optik fiber, elektrokimyasal, Metal Oksit
Yarıiletken (MOY) gibi çeşitli Hidrojen gazı için sensörler geliştirilmiştir
(Korotcenkov, Han, and Stetter 2009; Gu, Wang, and Hu 2012; Ngene et al. 2014).
Ancak metal oksit gaz sensörleri düşük maliyet, mükemmel stabilite ve birçok
alanda basit kullanım nedenlerinden dolayı ilgi odağı olmuştur. (Buttner et al.
2011; Shirahata et al. 2004; Al-Hardan, Abdullah, and Aziz 2010; Şennik et al.
2010; Adamyan, Adamyan, and Aroutiounian 2009; Du et al. 2002). Ayrıca yine bu
malzemelerin, kimyasal ortama yüksek duyarlılık göstermelerinin yanında, çevre
koşullarına daha dayanıklı olmaları da tercih edilmelerinde önemli bir rol
oynamaktadır. Bu bağlamda gaz sensörlerinde kullanımları adına güvenilir
malzemelerdir ve sanayide tercih edilmektedirler.