Sosyal, Beşerî ve İdari Bilimler Dergisi, vol.4, no.9, pp.937-951, 2021 (Peer-Reviewed Journal)
İnsanların yaşadıkları toplumdan ve çevreden daha iyi yaşam koşullarına sahip olmak ya da yaşadıkları yerdeki
insanlardan uzaklaşarak daha güvenli bir yere geçme niyeti ile ayrılmaları olarak nitelendirilen göç günümüzde olduğu
gibi tarih boyunca gözlemlenen bir olgudur. İnsanların, toplumların ve kültürlerin yapısal özelliklerinden kaynaklı olarak
göç gibi göçe dair algıları ve göçe verdikleri tepkiler her ne kadar değişkenlik gösterse de göç, tüm insanlığı ilgilendiren
ve tüm insanlığın yüzleşmek zorunda kaldığı en önemli toplumsal sorunlardan biridir. Bu sorun günümüzde uluslararası
ilişkileri ve problemleri belirleyen en önemli maddelerin içerisinde yer almaktadır. Göç kendisi bir problemken kendi
içinde de çocuk, kadın, hasta, engelli, yaşlı gibi özel grupların göçe bağlı olarak yaşadığı problemleri de bünyesinde
barındırmaktadır. Bu çalışmada çeşitli nedenlerle yaşadıkları yerden ve bireylerden ayrılarak Erzurum’a göç eden
kadınların karşılaştıkları ensarlık tutumlarını, göçmen kadın oldukları süreçte yaşadıkları duygusal ve sosyal
yalnızlıkları ve bunun üzerinde etkili olan etmenleri ve kendilerinin ensar olmaları durumunda tutumlarının neler
olabileceklerinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda Erzurum’da göçmen olan kadınlara kar topu
örnekleme yöntemi ile ulaşılmış olup derinlemesine mülakat yöntemi kullanılmıştır. Elde edilen veriler NVİVO 12
programı ile analiz edilmiştir. Analiz neticesinde göçmen kadınların genel olarak Erzurum halkının ensarlığından ve
diğer göçmenlerle iletişimlerinden memnun olduğu, göç yolculuğuna başladıkları bireylerden Erzurum’a geldikten sonra
bekledikleri manevi desteği alan ve alamayan göçmen kadınların olduğu, genel olarak çocuklarının eğitim ihtiyacını
karşılamak amacıyla ve savaş nedeni ile can güveliklerinin olmaması nedeniyle Türkiye’ye göçtükleri ve bundan çok
memnun oldukları, çok zor şartlarda göç ettikleri için ve diğer nedenlerle çalışmaya katılanların hemen hemen hepsinin
ruhsal/psikolojik sorunları olduğu ve ailelerini ve vatanlarını oldukça özledikleri görülmüştür. Ayrıca kendilerinin ensar
olma durumunda göçmen kadınlara daha merhametli ve iyi davranacaklarını dile getirdikleri de görülmüştür.
Türkiye’de göçmenlerin yerel halkın hem kültürü hem de iş imkanları açısından birer tehdit olarak görülmesine karşın
Erzurum’da yaşayan kadınların yerli halktan memnun oldukları, ancak çocuklarının dışlanmaya maruz kaldığı ve dayak
yediği sonucuna ulaşılmıştır. Gerçekleştirilen bazı çalışmalar ebeveynlere yönelik sosyal dışlanmayı çocukların kendi
üzerlerinde hissettiği ve göçmen öğrencilerin akranları tarafından doğrudan sosyal dışlanmaya maruz kaldıklarını ortaya
koymuşlardır.