Amaç: Bu olgu sunumunda, travma sonrası nekrotik hale gelen üç adet immatür maksiller santral dişin rejeneratif endodontik tedavileri ve iki yıllık klinik/radyografik takiplerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Olgu Tanımlaması: Olgu 1’de (12 yaşında erkek hasta) 11 numaralı dişte, Olgu 2’de (9 Yaşında, kız hasta) 21 numaralı dişte ve Olgu 3’te ( 14 yaşında, kız hasta) 21 numaralı dişte travma hikayesi vardı. Her üç hasta da travma sonrası ağrı, şişlik ve pürülan akıntı şikayetleriyle kliniğe başvurmuştur. Muayene ve radyografik değerlendirme sonucunda dişlerin immatür ve nekroz olması sebebiyle rejenerasyon tedavisi yapılmasına karar verilmiştir. İlk seansta, kök kanallarındaki debris uzaklaştırıldıktan sonra, ilk önce 20 ml %2,5’lik sodyum hipoklorit ve ardından 20 ml %0,09’luk serum fizyolojik ile 5’er dakika irrigasyon yapılarak temizlenmiş, herhangi bir enstrümantasyon yapılmamıştır. Kanallar paper point ile kurutulmuş ve kalsiyum hidroksit yerleştirilmiştir. Dişler geçici olarak (çinko oksit ile) kapatılmıştır. Üç hafta sonraki ikinci seansta, geçici dolgu ve kalsiyum hidroksit uzaklaştırıldıktan sonra kanal 20 ml %17’lik etilendiamintetraasetik asit ile ardından 20 ml %0,09’luk serum fizyolojik ile 5’er dakika irrigasyon yapılmış ve kanal paper point ile kurutulmuştur. Daha sonra #15 numaralı K tipi eğe ile apikalde kanama sağlanmıştır. Apikal kanama elde edildikten sonra, kan pıhtısı üzerine mine-sement sınırına kadar 3 mm kalınlığında Biodentine yerleştirilmiştir. Ardından, dişler kompozit rezin ile restore edilmiştir. Bulgular: İki yıllık takip süresince, klinik olarak palpasyon ve perküsyonda ağrı olmadığı, radyografik olarak radyolusent lezyonların iyileştiği ve fizyolojik kök gelişiminin sürdüğü gözlemlenmiştir. Tedavi edilen dişler vitalite testine pozitif yanıt vermiş, asemptomatik hale gelmiş ve dişlerin fonksiyonda olduğu görülmüştür. Sonuç: Rejeneratif endodontik tedavi, immatür nekrotik dişlerde kök gelişimini ve apikal kapanmayı sağlayan bir tedavi yöntemidir. Bu yöntem, özellikle estetik öneme sahip olan santral dişlerin ağızda tutulmasında, çocuk hastaların fonksiyonel, estetik ve psikososyal ihtiyaçlarını karşılamada önemli bir rol oynar.