Humerus antegrad çivilemede farklı distal sonlanma seviyelerinin biyomekanik analizi


Engin M. Ç., Paksoy A. E., Havıtçıoğlu H., Sarıkaya G.

ACTA ORTHOPAEDICA ET TRAUMATOLOGICA TURCICA, cilt.56, ss.93-94, 2022 (Scopus)

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Cilt numarası: 56
  • Basım Tarihi: 2022
  • Dergi Adı: ACTA ORTHOPAEDICA ET TRAUMATOLOGICA TURCICA
  • Derginin Tarandığı İndeksler: Scopus, EMBASE, MEDLINE, Directory of Open Access Journals, TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Sayfa Sayıları: ss.93-94
  • Atatürk Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Amaç: Humerus kırıkları tüm kırıklar içinde %3-%4 oranında görülür. Güncel literatür humerusun antegrad kanal içi çivilemesinde çivi sonlanma noktası olarak olecranon fossanın üzerinde kalınması gerektiğini söylemektedir. Fakat olecranon fossanın ne kadar proksimalinde çivinin sonlanması gerektiği belirtilmemektedir. Hipotezimiz distal sonlanma noktası olecranon fossaya yakın olan çivilerin, distal sonlanma noktası olecranon fossaya daha uzak olan çivilere göre biyomekanik açıdan daha üstün olduğudur. Yöntem: Bu çalışma biyomekanik deneysel bir araştırma olup araştırma için 18 adet kompozit humerus modeli kullanılmıştır (Synbone 5010, İsviçre). Cerrahi için ise 24 cm, 26 cm ve 28 cm boylarında intrameduller humerus antegrad çivileri (Response, Türkiye) kullanılmıştır. Sentetik modeller, her grup altışar modelden oluşacak şekilde, 3 gruba ayrılmıştır (1. Grup = 24 cm çiviler, 2. Grup = 26 cm çiviler, 3. Grup = 28 cm çiviler). Humerus kırık modeli olarak fossa olekrani apeksinden 10 cm proksimal diafiz hattında transvers osteotomi uygulanmıştır. Her grupta osteotomi hattında 10 mm açıklık olacak şekilde çiviler ile tespit yapılmıştır. Kilitleme vidaları olarak ise proksimale 3 adet, distale 2 adet kitleme vidası (Response, Türkiye) kullanılmıştır. Yapılan ölçümler sonrası kullanılan 28 cm humerus çivilerin olekranon fossa üzerinde sonlandığı doğrulanmıştır. Kullandığımız humerus çivilerde 1. grubun olekranon fossa apeksi ile çivi distal ucu arasındaki mesafe 5 cm iken; 2. grubun 3 cm; 3. grubun ise 1 cm’dir. Numunelerin hazırlanmasından sonra üç grubun axial kuvvet biyomekanik testleri (400 N Kompresyon, 800 N Kompresyon 400 N Traksiyon) ve torsiyon (burulma) testleri aktüatör (Shimadzu AG-IS, 5 kN, Japan) yardımıyla gerçekleştirilmiştir.

Bulgular: 400 ve 800 N’luk her iki kompresyon test tipinde de 3. grup diğer gruplara oranla daha rijit bulunsa da kompresyon ve traksiyon testlerindeki bu durum istatiksel olarak anlamsız bulunmuştur. Kruskal-Wallis testi kullanılarak torsiyon kuvvet testi ile 3 grup arasında anlamlı farklılıklar (P =,024) olduğu tespit edilmiştir. Tukey testi kullanılarak da 3. grubun 1. gruba oranla torsiyonel açıdan daha stabil bir tespit olduğu istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (P =,045). Çıkarımlar: Çalışmamızda kompresyon testlerinde 3. gruptaki çiviler diğer gruplara oranla daha rijit bulunmuştur. Torsiyon testlerinde ise 3. grup ile 1. grup arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılığın bulunması olecranon fossanın 1 cm’den daha fazla yukarıda sonlanan çivilerin torsiyonel kuvvetlere dayanıklılık açısından çok daha zayıf olduğunu bize göstermektedir. Her ne kadar çalışmamız deneysel olsa da olecranon fossadan 1 cm’den daha yukarıda sonlanan çivilerle tedavi edilmiş hastaların rehabilitasyonunda özellikle torsiyonel kuvvetlere karşı daha dikkatli olunması gerektiği düşünülebilir. Hipotezimiz stabilitenin sadece torsiyonel açıdan anlamlı olarak farklı bulunmasıyla kısmen doğrulanmıştır.