TRİTON WR-1339 ile İNDÜKLENMİŞ RATLARDA Centranthus longiflorus ve βSİTOSTEROLÜN KORUYUCU ETKİLERİNİN HİSTOPATOLOJİK OLARAK İNCELENMESİ


Creative Commons License

Palabıyık E., Uğuz H., Aşkın H., Aşkın S., Coşkun M., Çalık İ.

3 International ICONTECH SYMPOSIUM-3 on Innovative Surveys in Positive Science, Fas, Fas, 28 - 29 Ocak 2021, cilt.3, ss.96-111

  • Yayın Türü: Bildiri / Tam Metin Bildiri
  • Cilt numarası: 3
  • Basıldığı Şehir: Fas
  • Basıldığı Ülke: Fas
  • Sayfa Sayıları: ss.96-111
  • Atatürk Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Hiperlipidemi, lipid metabolizmasının primer bozukluğu şeklinde veya sekonder bozukluklara bağlı olarak görülebilmektedir. Primer bozukluklar tek başına hiperkolesterolemi ve hipertrigliseridemi veya hiperkolesterolemi+hipertrigliseridemi kombinasyonu ve HDL kolesterol düşüklüğü şeklinde seyredebilmektedir. Sekonder bozukluklar ise; Diabetes mellitus, nefrotik sendrom, hipotroidizm, alkolizm, kronik karaciğer hastalığı (obstruktif), protein yapı bozuklukları ve bazı ilaçlarla uzun süren ilaç tedavileri (oral kontraseptifler, tiazid diüretikler ve glukokortikoidler) sonucu ortaya çıkmaktadır. Günümüzde statinler, kolestrol sentezinde ana enzim olarak işlev gören 3- hidroksi-3-metilglutaril koenzim A redüktazı (HMG-CoA redüktaz) inhibe ettiği için kardiyak problemleri ve mortaliteyi azaltmak için anti-hiperlipidemik ilaçlar (statinler) olarak kullanılmaktadırlar. Statinler karaciğerde kolesterol sentezini durdurarak kan kolesterol düzeyini değiştirirler. Bazı çalışmalar statinlerin, başta akut vasküler hastalarda olmak üzere birçok olumsuz etkiye neden olabileceğini göstermiştir. Bu nedenle son çalışmalar, benzer lipid değişimlerini ve statinlerin yan etkileri olmaksızın olumlu etkiler sağlayabilen bir kolesteril ester transfer proteini (CETP) ni inhibe eden ilaçlara ve bitkisel doğal ürünler üzerine yoğunlaşmıştır. Bu çalışma ile Triton WR-1339 ile indüklenmiş ratların farklı dokularında (karaciğer ve böbrek) Centranthus longiflorus bitki ekstraktı ve beta-sitosterolün koruyucu etken olma potansiyelleri histopatolojik açıdan araştırıldı. Bu amaç için 8 farklı deney grubu oluşturuldu. Çalışmada kullanılan materyallerden Sprague–Dawley dişi ve erkek ratlar, tyloxapol, anacetrapib ve diğer sarf malzemeler ve kitler satın alındı. Centranthus longiflorus bitki ekstraktının ve beta-sitosterol farklı konsantrasyonlarının hazırlanması, hiperkolesterolominin ratlarda deneysel indüksiyonu gerçekleştirildikten sonra karaciğer ve böbrek dokularının alınıp histopatolojik inceleme için bu dokuların takip işlemi yapıldı ve dokular parafin bloklara gömüldü. Dokular histopatolojik işlemler için mikrotom ile kesitlere ayrıldı. Daha sonra dokular uygun boyalar kullanılarak boyama işlemleri gerçekleştirildi. Çalışma gruplarından elde edilen sonuçlar incelendiğinde kontrol grubunda hem erkek hem de dişi bireyler için karaciğer ve böbrek dokularında histopatalojik olarak herhangi bir hasar görülmemiştir. Uygulama gruplarımızdan Centrantus grubunda hem erkek hem de dişi karaciğer ve böbrek dokularında hafif düzeyde hasar; Beta-sitosterol ve Anacetrapib uygulama gruplarında ise hem erkek hem de dişi karaciğer ve böbrek dokularında orta düzeyde hasar görüldü (Anacetrapib erkek karaciğer dokusu hariç- bu grupta hafif hasar görüldü); Triton WR-1339 grubunda ise tüm örneklerde şiddetli hasar görüldü. Koruyucu etki çalışmalarında ise Centrantus + Triton WR-1339 uygulanan grupta; Triton WR-1339’un tek başına uygulandığı gruplarda oluşan şiddetli hasarın, hafif düzeyde hasar yönünde değiştiği tüm dokular için tespit edildi. Beta-sitosterol + Triton WR-1339 grubu ile Anacetrapib + Triton WR-1339 gruplarında; Triton WR-1339’un tek başına uygulandığı gruplarda oluşan şiddetli hasarın, orta düzeyde hasar yönünde değiştiği bulundu. Çalışmamızdan elde ettiğimiz sonuçlara göre; Centrantus longiflorus bitki ekstraktının, Beta-sitosterol etken maddesinin ve anacetrapib ilacının tek başına uygulandığı gruplarda ancak orta düzeyde hasar oluşturdukları; bu üç grubun Triton WR-1339’un oluşturmuş olduğu şiddetli hasara karşı birlikte uygulandıklarında önemli ölçüde koruyucu etki gösterdikleri tespit edildi. Centrantus ile Beta-sitosterol arasında bir mukayese edilmesi gerekirse bitki ekstraktının Beta-sitosterole göre çok daha iyi bir koruyucu etkiye sahip olduğu söylenebilir.

Hyperlipidemia can be seen as a primary disorder of lipid metabolism or secondary disorders. Primary disorders may present as hypercholesterolemia alone and hypertriglyceridemia or combination of hypercholesterolemia + hypertriglyceridemia and low HDL cholesterol. Secondary disorders occur as a result of Diabetes mellitus, nephrotic syndrome, hypothyroidism, alcoholism, chronic liver disease (obstructive), protein structure disorders and long-term drug therapies (oral contraceptives, thiazide diuretics and glucocorticoids). Nowadays, statins are used as anti-hyperlipidemic drugs (statins) to reduce cardiac problems and mortality because they inhibit 3-hydroxy-3-methylglutaryl coenzyme A reductase (HMG-CoA reductase), which functions as the main enzyme in cholesterol synthesis. Statins stop cholesterol synthesis in the liver and change the blood cholesterol level. Some studies have shown that statins can cause many adverse effects, especially in acute vascular patients. Therefore, recent studies have focused on drugs and herbal natural products that inhibit similar lipid modifications and a cholesteryl ester transfer protein (CETP) that can provide positive effects without the side effects of statins. In this study, the potential of protective agent of Centranthus longiflorus plant extract and beta-sitosterol in the different tissues (liver and kidney) of rats induced with Triton WR-1339 were investigated histopathologically. For this purpose, 8 different experimental groups were created. Sprague–Dawley female and male rats, tyloxapol, anacetrapib and other materials and kits were purchased from the materials used in the study. Preparation of Centranthus longiflorus plant extract and different concentrations of beta-sitosterol, after experimental induction of hypercholesterolomine in rats, liver and kidney tissues were taken and follow-up for histopathological examination and tissues were embedded in paraffin blocks. Tissues were sectioned by microtome for histopathological procedures. Later, the tissues were stained using suitable dyes. When the results obtained from the study groups were examined, there was no histopathological damage in the liver and kidney tissues for both male and female individuals in the control group. Mild damage to both male and female liver and kidney tissues in the Centrantus group of our application groups; In beta-sitosterol and Anacetrapib application groups, both male and female liver and kidney tissues were moderately damaged (except for Anacetrapib male liver tissue - mild damage was observed in this group); In the Triton WR-1339 group, all samples were severely damaged. In protective effect studies, Centrantus + Triton WR-1339 was applied in the group; Triton WR-1339 was detected for all tissues where severe damage occurred in groups where it was applied alone changed in the direction of mild damage. Betasitosterol + Triton WR-1339 group and Anacetrapib + Triton WR-1339 group; It was found that the severe damage that occurred in the groups where Triton WR-1339 was applied alone changed in the direction of moderate damage. According to the results we obtained from our study; Centrantus longiflorus plant extract, Beta-sitosterol active ingredient and anacetrapib drug alone are only moderately damaged in groups; These three groups were found to have a significant protective effect when applied together against severe damage caused by Triton WR-1339. If it is necessary to compare between Centrantus and Beta-sitosterol, it can be said that the plant extract has a much better protective effect than Beta-sitostero