Uluslararası Siyasette Empatinin ve Duygusal Zekânın İflası Bağlamında Bush Yönetimi”


Köse H.

International Symposium Emotional Intelligence and Communication, İzmir, Türkiye, 7 - 09 Mayıs 2007, cilt.2, ss.642-653

  • Yayın Türü: Bildiri / Tam Metin Bildiri
  • Cilt numarası: 2
  • Basıldığı Şehir: İzmir
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.642-653
  • Atatürk Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Empatinin Yitimi adlı yapıtında, empati yitimini “kötülüğün kaynağı” olarak gören Arno Gruen, soykırım ve milliyetçilik başta olmak üzere, pek çok ciddi insanlık suçunun ardında, bizden farklı niteliklere sahip olan başkalarının deneyimlerini anlama yetersizliğinin yattığını belirtir. Empatiyi “içimizdeki insaniyetsizlikle aramıza duvar ören bir engel” olarak tanımlayan Gruen; “Auschwitz’den Ruanda’ya, El Salvador’dan Kosova’ya, ABD’den Yakın Doğu’ya, bütün şiddet alanlarında yaşananların içinde bu yitik duygunun var olduğunu” savunur (Temizyürek, 2007: 17). Denebilir ki 1990’lı yıllarda duygusal zekâ kavramının akademik keşfiyle birlikte, öfkeye öfkeyle ya da şiddete şiddetle karşılık vermenin “yaralayıcı” etiğinin dışında yeni bir düşünüş ve duyuş bi- 224 Şovenist İnşa çiminin varlığının olasılık dahilinde olduğu gerçeğine dayalı yeni bir süreç başlamıştır. Söz konusu süreç, herhangi bir etkileşimde bulunan aktörler arasında dengeleyici ve onarıcı ilişkiler kurmayı; farklı anlam çerçevelerinin çakıştığı durumlarda ise, anlayış ve sezgiye dayalı uzlaşmacı eğilimlerin devreye girdiği, özünde, ilişki kanallarını açık tutmaya dönük duyarlığı hâkim kılma yeteneğinin güçlendirildiği yeni bir algılamaya tekabül eder. Gerek kişilerarası iletişim sürecinde gerek daha makro düzeydeki toplumsal organizasyonlarda –bölgesel, ulusal, uluslararası vb– olsun, sözü edilen iletişim kanallarının açık tutulması konusu önemlidir. Bu konuda, başkasıyla empatik ya da duygudaşlık temelinde bir titreşime girmek ya da “diğerinin öznel deneyimini algılayabilme yeteneği” (Goleman, 2006: 140) anlamında kullanılan ve duygusal zekânın temelini oluşturan yetilerden biri olan empatinin varlığı şarttır. Bir etkileşim sürecinin tarafları arasında devletler ve uluslararası sistemin aktörlerini düşündüğümüzde ise, tarih boyunca, bu olağanüstü yetinin eksikliği yüzünden yaşanan acıların yekûnu oldukça uzun bir liste tutar: savaşlar, saldırganlıklar, kıyımlar, pogromlar, toplama kampları, bireysel ve kolektif vahşet tabloları, vs. Dolayısıyla, sorunun, uluslararası düzlemde yol açtığı dramatik yıkımın sonuçları ve boyutları daha büyüktür.