Toplumsal Cinsiyet Algısı ve Bilişsel Çarpıtmaların Sosyal KaygıÜzerindeki Yordayıcı Etkisinin İncelenmesi


Bilgiz Ş., Ay İ.

20. Uluslararası Psikolojik Danışma ve Rehberlik Kongresi, Samsun, Türkiye, 25 - 27 Ekim 2018, ss.632-633

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Samsun
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.632-633
  • Atatürk Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Amaç: Üniversite öğrencileri açısından sosyal kaygı; kişisel değerlendirilme ve eleştirilme kaygılarıyla belirginleşerek, günlük yaşamda ve akademik faaliyetlerde ortaya çıkan bir sosyal etkileşim problemi olarak belirtilmektedir. Toplumun mimarı olan üniversite gençlerinin, kendisini aktif biçimde ifade ederek sosyal yaşama katılım sağlayabilmesi ve bu süreçte eşitlikçi bir toplumsal cinsiyet algısına sahip olması, bireysel ve toplumsal gelişmişlik açısından önemlidir. Bu önemli davranış değişikliklerinin sağlanabilmesi için davranışların bilişlerle olan ilişkisine yönelik farkındalık sağlanması ve bilişsel süreçlerde değişkenlik gözlenmesi kaçınılmazdır. Bu nedenle üniversite öğrencilerinin sosyal kaygı düzeylerinin, toplumsal cinsiyet algıları ve ilişkilere yönelik bilişsel çarpıtmaları açısından incelenmesi oldukça önemlidir. Tüm bu bilgiler ışığında bu çalışmanın amacı, üniversite öğrencilerinin sosyal kaygı düzeylerinin, toplumsal cinsiyet algıları ve bilişsel çarpıtmaları açısından incelenmesidir.

Yöntem: Araştırmada betimsel tarama modelinde, ilişkisel tarama yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu, Atatürk Üniversitesinde 2017-2018 eğitim öğretim yılında Eğitim, Edebiyat, İlahiyat, Tıp, Hemşirelik, İktisadi ve İdari Bilimler, Mühendislik Fakülteleri’ nde örgün öğrenim gören, 1053 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak; katılımcıların cinsiyet, sınıf, fakülte, en uzun süre ikamet edilen yer ve karşı cinsten yakın bir ilişkinin varlığını tespit etmeyi amaçlayan demografik bilgileri için, ‘Kişisel Bilgi Formu’ kullanılmıştır. Öğrencilerin sosyal kaygı düzeylerini belirlemek için ‘Sosyal Kaygı Ölçeği’; toplumsal cinsiyet algılarını belirleyebilmek için ‘Toplumsal Cinsiyet Rolleri Tutum Ölçeği’ ve bilişsel çarpıtmalarını ölçebilmek amacı ile ‘İlişkilerle İlgili Bilişsel Çarpıtmalar Ölçeği’ kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen veriler için, SPSS-20 programı aracılığı ile Pearson korelasyon analizi ve çoklu regresyon analizi uygulanmıştır.

Bulgular: Yapılan korelasyon analizi sonucunda, bilişsel çarpıtmalar ve sosyal kaygı arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur. Toplumsal cinsiyete dair eşitlikçilik algısı ve sosyal kaygı arasında ise negatif yönde anlamlı bir ilişki olduğu ortaya çıkmıştır. Bu analizin ardından, üniversite öğrencilerinin ilişkilere yönelik bilişsel çarpıtmaları ve toplumsal cinsiyet algılarına ait toplam puanların sosyal kaygı toplam puanı ile olan regresyon analizi incelenmiştir. Çoklu regresyon analizinde, araştırmanın bağımsız değişkenleri olan bilişsel çarpıtmalar ve toplumsal cinsiyetin sosyal kaygı düzeyini anlamlı bir biçimde yordadığı görülmektedir. Öğrencilerin sosyal kaygı düzeylerinin yordanmasına ilişkin çoklu regresyon analizinin 1. aşamasında, bilişsel çarpıtmaların sosyal kaygının % 25.4’ ünü yordadığı; 2. aşamasında ise toplumsal cinsiyet algılarının, sosyal kaygının % 2.4 ünü yordadığı görülmektedir. Bu veriler ışığında bilişsel çarpıtmalar ve toplumsal cinsiyet algıları sosyal kaygının anlamlı yordayıcıları olduğu söylenebilir.

Sonuç: Araştırmanın sonucunda, bilişsel çarpıtmaların sosyal kaygıyı yordama düzeyinin toplumsal cinsiyete göre daha anlamlı olduğu görülmüştür. Bu bulgulardan hareketle kişilerin ilişkilere yönelik bilişsel çarpıtma düzeylerinin artması ile sosyal kaygı düzeylerinin artabileceği söylenebilir. Araştırmanın bir diğer bulgusu incelendiğinde ise, öğrencilerin eşitlikçiliğe dair toplumsal cinsiyet algılarının, sosyal kaygı için yordayıcılık etkisi olduğu görülmektedir. Bu durum üniversite öğrencilerinin eşitlikçilik algısına yönelik puanlarının artmasının, sosyal kaygı düzeylerinin azalmasına kısmi düzeyde etki edebileceği biçimde açıklanabilmektedir.

Purpose: Social anxiety in terms of university students; is defined as a social interaction problem that emerges in daily life and academic activities, becoming evident by the concerns of personal evaluation and criticism. It is important for university students to be able to participate in social life by actively expressing themselves and to have an equitable gender perception in terms of individual and social development. In order to provide these important behavioral changes, it is inevitable to be aware of the relationship between behavior and cognition, and to observe variability in cognitive processes. The aim of this study is to examine the social anxiety levels of university students in terms of gender perceptions and cognitive distortions.

Method: In this study, survey model was applied. The data were collected from 1053 undergraduates who were studying at different faculties during the 2017-2018 academic year. In order to collect the data, one form and three different scales were used. First, a Personal Information Form was used to obtain the demographic information. Second, the Social Anxiety Scale was used to determine students’ social anxiety levels. Third, the Gender Roles Attitude Scale was used to determine the gender perceptions. And finally, the Interpersonal Cognitive Distortions Scale was used to measure cognitive distortions of students. SPSS 20 software was used to analyze the data. In the analyses, Pearson correlation analysis and multiple regression analysis were applied.

Findings: The results showed that there was a significant positive correlation between the cognitive distortions and the social anxiety levels of the students. There was a significant negative correlation between the equality perceptions regarding gender and social anxiety. A multiple regression analysis was applied to cognitive distortions and gender perceptions total scores of university students with social anxiety total score. The regression analysis results showed that the independent variables of the research, cognitive distortions and gender perceptions, predicted the level of social anxiety. In this study, cognitive distortions were found to predict 25.4% of the social anxiety and 2.4% of the gender perceptions of the students.

Result: As a result of the research, it was seen that level of social anxiety prediction of cognitive distortions was stronger than the gender prediction. Based on these findings, it can be said that the level of social anxiety may increase with the increase of cognitive distortion levels. Another finding shows that the gender roles of the students related to equality have a predicting effect on social anxiety. In the light of this finding, it can be said that university students can have a partial impact on increasing social anxiety levels by increasing their scores for equality on gender perception. Besides, it can be said that the increase of students' scores about equitable gender perceptions may have a partial effect on the decrease of social anxiety levels.