Kendine Ait Bir Oda'da Kadın ve Edebiyat


Creative Commons License

Yazıcı T.

• Günümüz Dil-Edebiyat ve Kültür Araştırmalarında Kadın Temalı Eğilimler: Kuram, Yöntem ve Teknikler, Erzurum, Türkiye, 26 Nisan 2024, cilt.1, ss.71, (Tam Metin Bildiri)

  • Yayın Türü: Bildiri / Tam Metin Bildiri
  • Cilt numarası: 1
  • Basıldığı Şehir: Erzurum
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.71
  • Açık Arşiv Koleksiyonu: AVESİS Açık Erişim Koleksiyonu
  • Atatürk Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

ÖZET

Bu çalışmanın amacı kadın ve edebiyat ilişkisine eğilerek, erkek

egemen edebiyat alanında kadının konumunu ve edebiyattaki

temsilini Virginia Woolf örneği üzerinden ve onun Kendine Ait

Bir Oda isimli çalışması ekseninde tartışmaya açmaktır. Edebiyat

eserleri toplumsal olguların bir yansıması olup, Virgina Woolf

modern edebiyatın önde gelen figürlerinden biri olarak eserleriyle,

kadın deneyimini ve kadınların edebiyattaki rolünü ele

alan tartışmalara önemli katkılar yapmış bir isimdir. Woolf, özellikle

söz konusu denemesinde, kadın yazarların yaratıcılığının

toplumsal cinsiyet rolleri ekseninde nasıl sınırlandırıldığı ve bu

sınırlamaların nasıl aşılabileceği konusundaki düşüncelerini ele

alır. Kadınların edebiyatta veya diğer sanatsal mecralarda görünür

hale gelebilmelerinde maddi bağımsızlıklarına ve kişisel

alanlara kavuşmalarının önemini vurgular. Woolf bu sayede feminizm,

cinsiyet ve edebiyat teorisi tartışmalarına ilham vermiş

olmakla birlikte çalışmalarında kadın karakterlerin içsel yaşantılarını

ve duygusal deneyimlerini ele alarak, eril edebiyata da

birtakım alternatif bakış açıları sunar. Bu da kadınların edebiyatta

daha fazla temsil edilmesi gerekliliği düşüncesini güçlendirir.

Woolf kadınların edebiyattaki temsiliyeti, yaratıcılık süreçleri,

cinsiyet ve edebiyat ya da kadın ve edebiyat üzerine tartışmaları

gündeme getirmesi bakımından özellikle ikinci dalga feminizm

tartışmalarına ilham vermiştir. Bu bağlamda bu çalışma, kadın

ve edebiyat tartışmasını, Woolf’un Kendine Ait Bir Oda isimli

eserindeki düşünceleri üzerinden, ikinci dalga feminizm metoduyla

ele almaktadır. Böylelikle toplumun kadına yüklemiş olduğu

rollere ve sınırlılıklara karşın bir kadının edebiyat alanında

var olma ve görünür kılınma çabasına yönelik bir çözümlemeyi

hedeflemektedir.