The World of Biomedical Technology, cilt.1, sa.1, ss.15-18, 2021 (Hakemli Dergi)
Raman saçılmasının keşfi 1928 yılında Krishna ve Raman tarafından yapıldı ve binlerce kişinin ilgi odağı oldu [1]. Yaklaşık 1986 yılına kadar, Raman literatürüne fiziksel ve yapısal araştırmalar hakimdi. Kimyasal analize uygulanan Raman spektroskopisine ait az rapor vardı. “Gerçek dünya” kimyasal analizi için Raman spektroskopisinin uygulanması, zayıf yoğunluk, floresan girişimi ve verimsiz ışık toplama ve algılama dahil olmak üzere hem temel hem de teknik sorunlar tarafından engellendi. Rutin kimyasal analiz için beklentiler, 1986'da Fourier dönüşümü (FT)-Raman, şarj bağlantılı cihazlar, küçük bilgisayarlar ve yakın kızılötesi lazerlerin piyasaya sürülmesiyle daha iyi bir başlangıç için büyük bir dönüş aldı. Bu gelişmeler büyük engellerin üstesinden geldi ve kimyasal analiz bağlamında bir Raman rönesansı ile sonuçlandı.
The discovery of Raman scattering was made by Krishna and Raman in 1928 and attracted thousands of people [1]. Until about 1986, the Raman literature was dominated by physical and structural studies. There were few reports of Raman spectroscopy applied to chemical analysis. The application of Raman spectroscopy for "real world" chemical analysis has been blocked by both fundamental and technical issues, including poor intensity, fluorescence interference, and inefficient light collection and detection. Prospects for routine chemical analysis took a big turn towards a better start in 1986 with the introduction of the Fourier transform (FT)-Raman, charge-coupled devices, small computers, and near-infrared lasers. These developments overcame major hurdles and resulted in a Raman renaissance in the context of chemical analysis.