29. Ulusal Yönetim Ve Organizasyon Kongresi, Erzurum, Türkiye, 2 - 04 Ekim 2021, ss.251
Bu çalışmada, bilinçli farkındalık ile anda kalınarak ve öznel iyi oluş düzeyinin yüksek olması sayesinde bilişsel kayıplardan
kurtulmak mümkün müdür? Sorusuna cevap aranmıştır. Eğer, içinde bulunulan anı yaşayarak hızla akıp giden zamana karşı
farkındalık düzeyinin artmasıyla öznel iyi oluş düzeyinin yükselmesi ve bilişsel kayıpların azalması sağlanabilirse bireylerin
işlerini daha hızlı ve hatasız gerçekleştirmelerinin bir sonucu olarak örgütsel performansın da artacağı düşünülmektedir.
Günlük hayatta yaptığımız ve rutin olarak değerlendirebileceğimiz işlerde hata yapma eğilimini ifade eden bilişsel kayıplar
kavramı, iş yaşamını etkileyen önemli bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Bilişsel kayıplar bireyin yeteneği bakımından
üstesinden gelmesinin mümkün olduğu, ancak zaman zaman yapmakta zorlandığı veya yanlış yaptığı, başarıyla
tamamlayamadığı davranışları ifade etmektedir (Broadbent ve diğerleri, 1982: 1).
Bilinçli farkındalık Kabat Zinn (1994) tarafından basit bir şekilde kişinin kendisini yargılamadan, dikkatini toparlayabilmesi
ve bulunduğu ana yoğunlaşabilmesi şekilde tanımlamaktadır. Neff (2003) bilinçli farkındalığı kişide meydana gelen olumsuz
durumlardan kaçınmak yerine, bu durumları yargılamadan anlamaya ve yorumlamaya çalışmak olarak tanımlamıştır.
Öznel iyi oluş, kişinin olumlu duyguları daha sık, olumsuz duyguları daha az yaşaması ve yüksek düzeyde yaşamdan doyum
alması olarak tanımlanmaktadır. Bu tanıma göre, yaşam doyumu öznel iyi oluşun bilişsel boyutunu oluşturmakta, kişinin genel
anlamda bütün yaşantısından (evlilik, sosyal çevre, iş vs.) duyduğu memnuniyeti ifade etmektedir. Olumlu ve olumsuz duygular
ise öznel iyi oluşun duyuşsal boyutunu içermektedir. Neşe, ilgi, güven, sevinç gibi duygular olumlu duyguları oluştururken
suçluluk, nefret, öfke, kaygı gibi duygular ise olumsuz duyguları oluşturmaktadır (Diener, 1984; Hefferon ve Boniwell, 2018).
Çalışma, zihinsel iş yükü oldukça fazla olan beyaz yakalı çalışanlar üzerinden yürütülmüştür. Beyaz yakalılar iş yüküyle birlikte
stres düzeyi de yükselen, zaman baskısı, iş gereklerinin karşılanmasında yaşanan güçlükler gibi nedenlerle bilişsel kayıpları
sıkça yaşayan çalışanlardır.
Yapılan regresyon analizleri sonucunda bilinçli farkındalık düzeyi yüksek olan bireylerin daha az bilişsel kayıp yaşadıkları
belirlenmiştir. Böylece, çoğunlukla günlük yaşamda iş stresi ve yoğunluk nedeniyle yaşanan bilişsel kayıpların bilinçli
farkındalık düzeyinin artırılmasıyla azaltılabileceği ortaya çıkarılmıştır. Bilinçli farkındalık düzeyi zaman içerisinde
öğrenilebilir ve geliştirilebilir olma özelliği sayesinde, bilişsel kayıpların azalmasına neden olabilecektir.
Regresyon analizleri sonucunda öznel iyi oluş düzeyi yüksek olan bireylerin daha az bilişsel kayıp yaşadıkları belirlenmiştir.
Buradan hareketle olumlu duygular ve yaşam tatmininin yüksek olmasının bilişsel kayıpların önüne geçtiği ve bilişsel kayıpları
azalttığını söylemek mümkündür.
Gerçekleştirilen aracılık analizinde bilinçli farkındalığın bilişsel kayıplar üzerindeki etkisinde öznel iyi oluşun orta düzey bir
aracılık rolüne sahip olduğu belirlenmiştir. Buna göre bilinçli farkındalığın bilişsel kayıplar üzerinde doğrudan etkisi bulunduğu
gibi öznel iyi oluşu artırarak da etkilediği ifade edilebilir.
Bu çalışmada beyaz yakalı çalışanların bilişsel kayıplar düzeyi üzerinde bilinçli farkındalık ve öznel iyi oluş düzeyinin etkili
olduğu belirlenmiştir. Sonraki çalışmalarda farklı değişkenlerin modele eklenmesiyle bilişsel kayıpların öncüllerinin
belirlenmesi ve önüne geçilebilmesi mümkün olabilecektir. Beyaz yakalı çalışanların yerine getirdikleri görevler esnasında
yaşanabilecek hatalar bireye, örgüte ve hatta sektöre önemli yükler getirebilmektedir. Bu nedenle özellikle beyaz yakalı
çalışanların bilişsel kayıp düzeylerinin belirlenmesi ve önlenmesi önemli görülmektedir.