Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, sa.23, ss.561-586, 2019 (Hakemli Dergi)
İlkçağlardan itibaren insanların sembolleri kullandıkları
bilinmektedir. Semboller zamanla sözlü ve yazılı gelenekle
birlikte mitlerin, efsanelerin, destanların, sosyal ve dinî
kültürün, edebiyatın, şiirin ayrılmaz bir öğesi haline gelmiştir.
Şairler duygu ve düşüncelerini ifadede sembolik bir dil kullanır.
Sembolik dil unsurlarından biri de sayılardır. Sayı
sembolizminin kökenleri Sümer, Babil uygarlıklarına
dayanırken farklı kültürlerin tesiriyle gelişmiş, Türk ve İslâm
kültürlerini de etkilemiştir. En ilkel/batıl inançlardan bilimsel
çalışmalara varıncaya kadar hemen hemen pek çok alanda
varlığını gösteren sayılar, sayısal bilimlerin yanı sıra sosyal
bilimlerde de başvurulan bir kaynaktır. Bu sayılardan özellikle
bazıları farklı kültürlerde daha sık ele alınırken, bazı sayılar daha
az kullanılmıştır. Örneğin halk kültüründe üç, dört, beş, yedi,
dokuz, kırk gibi bazı sayılara özel anlamlar yüklenmesi ve bu
sayıların kutlu sayılması masal, destan, deyim, hikâye, atasözü ve
batıl inançlarda da kendini hissettirmektedir.
Türkler arasında bilinen ilk tarikatın kurucusu olması,
Anadolu’da İslâm’ın yayılışına manevi bir önderlik yapması ve
gerek İslâmî ve tasavvufî çevrelere gerekse verdiği evrensel
mesajlarla tüm kültürlere rehberlik edecek olan Dîvân-ı Hikmet
gibi bir eserin de sahibi olmasıyla önem arz eden pîr-i Türkistan
Hoca Ahmed Yesevî eserinde bu sembolik dili kullanmıştır.
Dîvân-ı Hikmet baştan sona incelendiğinde Hoca Ahmed
Yesevî’nin özellikle bu çalışmada incelenecek olan sayı
sembolizmine çokça yer verdiği görülmüştür. Özellikle Türk
kültüründe diğerlerine nazaran ön planda olan bir, beş, yedi,
sekiz, kırk gibi sayılar Hoca Ahmed Yesevî’nin şiirlerinde de
dikkat çekmektedir. Hoca Ahmed Yesevî’nin Dîvân-ı
Hikmet’inden hareketle ele alınan bu çalışmada insanlık tarihi kadar eski olan sayı sembolizminin izleri aranacak ve Hoca Ahmed
Yesevî tarafından bu sembolik dile yüklenen anlamlar tespit
edilmeye çalışılacaktır.