EĞİTİM YAYINEVİ, Konya, 2022
Kurumlar açısından bakıldığında, mobbing olgusu bir insan hakkı ihlalidir.
Mobbing 1980’li yıllarda oldukça geniş ve kapsamlı bir boyuta evrilmiştir. Bu
nedenle bilimsel ve popüler bir fenomen olarak ele alınmaktadır. Birçok kurum/
kuruluş/kişi ve alanı ilgilendirmektedir. Kurumlarda mobbing olgusu, hangi
sektör olursa olsun zeki, çalışkan, hırslı, başarı odaklı, itaatkâr, alçakgönüllü,
çekingen, içe dönük, gelenekçi, öz değerlere yönelik endişeleri olan ve korumacı
ebeveyn gibi özelliklere sahip olan çok sayıda mağdurlar üretmektedir. Bu nedenle
kurumlar açısından mobbing olgusu, yalnızca çalışanların psikolojik ve fiziksel
sağlığını olumsuz yönde etkilemekle kalmamakta aynı zamanda, işyeri barışı ve
güvenliğini kurum kültürünü ve kurum dinamiklerini negatif yönde etkilemektedir.
İş yaşamında mobbing vakalarının görülme sıklığı, toplumun sosyo-ekonomik
kültürünü ve ahlaki norm ve değerlerini olumsuz yönde etkilemektedir. Kurumsal
açıdan işyerinde şiddeti veya terörü körükleyen mobbing ile mücadele, kimi zaman
bireysel çapta kalırken kimi zaman da toplumsal yolla yapılmaktadır. Dolayısıyla
kurumlar veya toplumlar açısından “mobbing suçtur” bilinci içselleştirilmeli,
mobbing farkındalık eğitimlerine önem verilmelidir. Bu süreçte devletin özellikle de
üniversitelerin etkin katkısı gereklidir. Günümüzde artan göç, işsizlik, yabancılaşma,
özgüven yetersizliği, yetersiz liderlik, rekabet, atamalarda liyakat ve kariyere
önem verilmeyişi vb. etkenler mobbing olgusunu besleyen zemin oluşturmaktadır.
Kurumlardaki otoriter örgüt yapısı mobbinge uygun bir ortam hazırlamaktadır. Bu
örgütlenme, mobbing failinin kendisini saklaması açısından da elverişli bir zemin
oluşturmaktadır. Böylece uzun dönemde psikolojik taciz, yönetim biçiminin bir
parçası haline gelebilmektedir. Tüm bu nedenlerden dolayı mobbing bireylerin
hayatında bazen kaçınılmaz sonuçlara neden olduğu için insani, ahlaki, kanuni ve
etik olmayan sonuçlara neden olmaktadır.
“Mobbingin Bireysel-Örgütsel-Toplumsal Öncülleri ve Ardılları” isimli bu kitap,
mobbing olgusunun sadece kurumları değil çalışanları, onların içinde bulundukları
aile ve toplumu da olumsuz olarak etkilediğini, çalışma hayatında idari değil adli bir
suç olarak nitelendirilmesi gereken bir süreç olduğunu ortaya koyan, aynı zamanda
oldukça geniş bir alanı kapsayan bilgileri içeren, farklı disiplinlere yönelik olarak
ele alınmıştır. Toplam 13 bölümden oluşan bu kitabın yazımına hukuk, tıp, sosyoloji,
felsefe, örgütsel davranış, bilişim, sosyal medya, ekonomi ve iletişim alanında
uzmanlıkları olan akademisyenler katkıda bulunmuş ve mobbing farklı bir bakış
açısıyla ortaya konulmaya çalışılmıştır. Kitap bölümlerindeki öneri ve görüşler
bölüm yazarına/yazarlarına ait olup onların sorumluluğundadır.