Dünden Bugüne Türkiye-ABD İlişkileri, Prof. Dr. Hasan Köni,Dr. Yıldırım Deniz, Editör, Nobel Yayınevi, Ankara, ss.173-191, 2023
Rusya Federasyonu ile Türkiye Cumhuriyeti ilişkilerinin resmi başlangıncı Soğuk Savaş’ın son bulması, SSCB’nin dağılması ve Rusya Federasyonu’nun kurulmasıyla başlamış olsa da Türk-Rus ilişkilerinin tarihi asırları aşan bir geçmişe sahiptir. 15. yüzyıla dayanan tarihi geçmişte çok sayıda savaş, ittifak, dostluk/yardım ve 20. yüzyıla gelindiğinde ise Soğuk Savaş’la geçen ilişkiler yaşanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurtuluş Savaşı mücadelesinde yeni kurulan devleti tanıyan ve yardımda bulunan Sovyet Rusya’sı Türk-Rus iliş- kilerinin önemli kilometre taşlarından birisini oluşturmuştur. 1921 yılında imzalanan Türk-Rus Dostluk Antlaşması ikili ilişkilerin resmiyet kazanması- nı sağlamış ve Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı mücadelesinde Batı ile olan ilişki- lerinde önemli bir avantaj sağlamıştır. Türk Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasıyla kurulan yeni Cumhuriyetin Batı ile olan ilişkilerinde her zaman önemli bir denge unsuru olan Sovyet Rusya ile ilişkiler 2. Dünya Savaşı sonuna kadar ciddi bir problem yaşamamıştır. Soğuk Savaş döneminde yaşanan bazı gelişmeler Türkiye’nin ABD ile olan ilişkilerinin sorgulanmasına neden olmuştur. Türkiye’nin ABD’den aldığı ekonomik yardımların kesilmesi, Johnson Mektubu, Israil-Filistin çatışmasına farklı yaklaşımlar, 1974 Kıbrıs Barış Hareketi gibi kriz dönemlerinde Türkiye ABD ile sorunlu ilişkiler yaşarken, aynı dönemlerde Sovyet Rusya ile ilişkilerinde yumuşamanın yaşandığı görülmüştür. Türkiye-ABD-SSCB üçgeninde krizlerin, yumuşamaların ve denge siyaseti üzerine geçen Soğuk Savaş döneminin son bulması ve SSCB’nin dağılmasından sonra Rusya Federasyonu’nun kurulmasıyla birlikte Türkiye’nin yarım asırlık dış politikasında da önemli gelişmeler yaşanmıştır. Türkiye’nin Soğuk Savaş dönemi boyunca hissettiği Sovyet tehdidinin ortadan kalması ve eski Sovyet coğrafyasındaki Türk kökenli devletlerin bağımsızlıklarını kazanması Türkiye’nin Sovyetlerden boşalan bu boşluğu doldurma isteğiyle sonuçlanmıştır. 1990’ların hemen başında Türk siyaset yapıcıların kullandıkları ‘Adriyatik’ten Çin Seddi’ne Türk dünyası’ ya da ‘Türk yüzyılı’ gibi söylemler Türk dış politikasındaki yeni dönemin siyasallaşmış söylemi gibi yansımıştır. Ancak Türkiye’nin bu arzusunu gerçekleştirmek için hem ekonomik hem de siyasal olarak yetersiz kalması bu dönemde istenilen siyasi sonucu vermemiştir. Türkiye’nin 1990’lardaki zayıf koalisyon hükümet yapısı ve eski Sovyet coğrafyasındaki devletlere ‘abilik’ yapma rolüne girmesi ve fakat bu devletlerin henüz bir koruyucu devletten kurtulması ve böyle bir yaklaşıma çok da sıcak bakmaması Türkiye’nin bu dönem denediği politikanın başarısız olmasına sebep olmuştur. Bu çalışmada Türkiye-Rusya Federasyonu (RF) ilişkilerinin gelişmesi değerlendirilirken bu süreç Türkiye-ABD ilişkileriyle karşılaştırılarak ele alınacaktır. Türkiye-Rusya ilişkileri dönemlere ayrılarak; 1990-2000 arası, 2000-2010 arası ve 2010’dan günümüze kadar olan süreç şeklinde incelenirken son olarak Rusya-Ukrayna Savaşı ve Türkiye’nin rolü de değerlendirilerek çalışma tamamlanacaktır.