YAPAY ZEKÂ, TRANSHÜMANİZM, POSTHÜMANİZM ve DİN, Erzurum, Türkiye, 17 - 19 Aralık 2021, ss.181-190
Transhümanizm, son 20 yıldır adı daha çok duyulmaya başlamış tekno-dinsel bir
harekettir. Terasem hareketi de transhümanizmin amaç ve ideallerine ulaşmak için farklı bir
yoldan ilerleyen ve bu ilerlemeyi etik, hukuki ve özellikle de dini açılardan farklı bir şekilde
değerlendiren bir harekettir. Canlı olmayı beyin aktivitelerinden ibaret gören Terasem, yeniden
yaşama dönmenin; beyin fonksiyonlarını ve tecrübelerini, beynin bu bilgiyi işlemesine oldukça
yakın bir şekilde işleyebilecek yeni bir insan-makine birleşimine yahut bütünüyle bir makineye
kopyalamak suretiyle sağlanabileceğini ve böylece dolaylı bir ölümsüzlüğe ulaşılabileceğini
savunmaktadır. İnsan varlığını zihin ve zihnin dünyevi tecrübe ve deneyimlerinden ibaret görerek
ruhu yok sayan Terasem, ruhunu kaybetmiş bir insanın tecrübe, deneyim ve hatta hislerini
yüklenmiş bir makinenin bu verinin aktarıldığı insanın hayatını yaşamaya ve dolayısıyla onu
yaşatmaya devam ettiği sanrısının ne derece yaşam olarak değerlendirilebileceği konusunda
tatminkar bir açıklama getirememekle birlikte amaç ve ideallerini kendi dini hareketi ile
desteklemek amacındadır. Terasem, dine referansla kendini Trans-din olarak tanımlamaktadır.
Trans kelimesini bir geçiş veya dönüşüm olarak değil, aşkınlık olarak tanımlayan Terasem inancı,
Tanrıya inanan insanları dışlama değil bilakis aşma iddiasındadır. Nitekim Terasem, kendi inanç
esaslarını ve ilkelerini benimseyecek olan insanlardan mevcut inançlarından vazgeçmesini ya da
taviz vermesini de beklememekte, müntesiplerine diğer bir dine inanma, onu yaşama ve uygulama
serbestliği sunarak uzlaşmacı veya senkretik bir dinî hareket profili çizmektedir. Bu çalışmanın
amacı Terasem Hareketini Dinler Tarihi perspektifinden ele almakta ve değerlendirmektir.