Ahenk Yayınları, İstanbul, 2025
ÖNSÖZ
Doktor
Milaslı İsmail Hakkı, Muğla’nın Milas İlçesi’nde 1870 yılında dünyaya
gelmiştir. İlkokul, ortaokul ve liseyi Milas, Aydın ve İzmir’de tamamlamış ve
Mektebi Tıbbiye-i Mülkiyeyi (İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi) 1888’de
bitirerek tıp doktoru olmuştur. Çeşitli yerlerde Belediye ve Hükümet
Tabiplikleri yaptıktan sonra “Sıhhiye Müdüriyet-i Umumiyesi Müfettiş-i Umumisi”
görevine atanmıştır. Beyrut Sıhhiye Müfettişliği, Sıhhiye Müdüriyet-i Umumiyesi
Müfettişliği, Hıfzıssıhha Genel Müdürlüğü ve 2. Ordu Sıhhiye Müfettişliği
görevleri de yapan Doktor Milaslı İsmail Hakkı, 02.11.1920-02.09.1926 tarihleri
arasında Teftiş Kurulu Başkanlığı yapmıştır. 1929 yılında Bitlis Sıhhiye Müdürü
iken emekli olmuştur. Emekli olduktan sonra da eser yazmaya devam etmiş ve 1938
yılında İstanbul’da vefat etmiştir. Dr. Milaslı İsmail Hakkı, kurtuluş
savaşında da aktif görevler üstlenmiştir. Mayıs 1919’da Sultanahmet Meydanında
düzenlenen meşhur mitingde işgale karşı çıkan bir konuşma yapmıştır. Dr. Milaslı
İsmail Hakkı, 28 kişiden oluşan ve 1920’de kurulan Hilâl-i Ahdar’ın (Yeşil
Hilâl) bugünkü adıyla Yeşilay Cemiyetinin kurucuları arasında yer almıştır. Döneminde
gerek alfabe tartışmaları kapsamında gerekse dinî konulardaki görüşleriyle isminden
sıkça söz ettirmiş, Manastırlı İsmail Hakkı, Babanzâde Ahmed Nâim ve Ömer Ferit
Kam gibi dönemin İslamcı düşünürleriyle fikir birlikteliği içerisinde
bulunmuştur. Sırât-ı Müstakîm ve Sebîlürreşâd dergilerinde din ve ilimle ilgili
çeşitli makaleleri yayınlanmıştır.
Düzenli
bir medrese eğitimi alıp almadığına ilişkin kesin bir bilgimiz olmasa da
Arapçayı iyi derecede bildiği yazdığı kitaplardan ve makalelerden anlaşılmaktadır.
Dr. Milaslı İsmail Hakkı, her ne kadar bir tıp doktoru olsa da İslami ilimlerin
akait, tefsir ve İslam hukuku gibi alanlarda çeşitli yazılar yazmış ve eserler
vermiştir. Milaslı’nın dini alanda 10, tıp alanında 3 ve dil alanında da 3
olmak üzere toplam 16 kitabı yayınlanmıştır. Onun başlıca eserleri şunlardır: Namazın Tıbben Faydası, İstanbul: Tahir
Bey Matbaası, 1898, 24 s.; Hakîkat-i İslâm,
Hilâl Matbaası, İstanbul 1341-1343, 224 s. (Bu eser de tarafımızca
sadeleştirilmiş ve ‘Hakikat-i İslâm
-Aglikan Kilisesine Cevap-’ adıyla Mayıs 2023 tarihinde Ahenk Yayınlarınca
yayınlanmıştır); Dîn-i İslam ve Ulûm ve
Fünûn, Dersaadet, Numuneyi Tıbaat, 1909, 334 s.; Kur’ân Tercüme Edilebilir Mi? Ve Yeni Vadide Fatiha Tercüme ve Tefsiri,
İstanbul: Hilal Matbaası, 1342, 15 s.; Dinimizi
Bilelim ve Bildirelim, Yeni Cezaevi Basımevi, Ankara 1947, 47s.; İslam Dininde Etlerin Tezkiyesi, Ahmet
Sait Matbaası, İstanbul 1933, 31 s.; Kur’ân’ın
Mucizeleri ve Müteşâbih Ayetlerin Tefsirleri, Türkiye Matbaası, İstanbul
1935, 165 s.; Kadir Gecesinin Doğru
Mânâsı Nedir ve Asıl Sevabı Nereden Geliyor?, Reklam Basımevi, İstanbul
1936, 15 s.; İçki Beliyyesi ve
Kurtulmanın Çareleri, Dersaâdet: Hilal Matbaası 1333, 84 s.; Yeni Yazı ve Elifbâsı, A. Asaduryan
Matbaası, İstanbul 1327; Yeni Harflerle
Elifba, Matbaa-i Hayriye, İstanbul 1333; Tamim-i Maarif ve Islah-ı Hurûf, A. Asaduryan Matbaası, İstanbul
1324.
Dr.
Milaslı İsmail Hakkı, İslam’ın hükümlerini bir tabip gözüyle incelemiş ve
değerlendirmiştir. Onun elinizdeki ‘Dîn-i
İslam ve Ulûm ve Fünûn’ adlı eserinin ismine ‘Muktezayı Dini İslâm Ulûm ve Fünûn ve Ümran ve İntizamdır. Aksini
Gösteren Ahval Dinimizden Değil, Bizden ve Cehlimizdendir’ cümlesini
eklemesi kayda değerdir. Eserin önsözünde ‘Birkaç asırdır düşmüş olduğumuz
olumsuz durumların sebebini din-i mübin ile hiç münasebet bulmam’ diyerek eseri
yazma amacını da ifade etmektedir. Milaslı bu eseri yazdığında kendisini “Şam
Tabib-i Mülkiyesi Müdürü ve Emraz-ı Umumiye (Genel Hastalıklar) Eski Muallimi”
olarak takdim etmektedir. Eser, Dersaadet, Numune-i Tıbaat, H. 1327 (M.
1911)’de yayınlanmıştır.
Eserde
hıfzıssıhhanın önemi, ibadetlerin sağlık açısından faydaları ve hikmetleri,
haram yiyecek ve içeceklerin sağlığa zararları, temizlik ve İslam’ın temizliğe
verdiği önem, konutların sağlığa uygun olup olmaması gibi oldukça farklı
konularda değerli tespitlerde bulunmuştur. Eserini İslam dininin getirdiği
hükümlerin tıp ilmi açısından değerini ortaya koyma amacıyla yazan Dr. Milaslı
İsmail Hakkı, ele aldığı bütün konularda İslam’ın getirdiği hükümlerin insan
fıtratına uygunluğunu ve insan sağlığına hizmet ettiğini ortaya koymaya
çalışmıştır.
Dr.
Milaslı İsmail Hakkı, İslam’ın dünya ve ahiret saadetini temine yeterli olduğu ön
kabulünden hareketle İslam’ın hükümlerinin ‘ulviyet ve kutsiyetinin akılları
hayrette bırakacağını’ savunur. Devamında Avrupalıların bilimdeki himmet ve
başarılarının takdire şayan olduğunu ifade ederken ‘bütün ilim ve fenlerin
İslam’dan istifade ettiğini’ vurgular. ‘Kur’an’ı Kerim ve hadisi şeriflerin
içerdiği ilmi ve fenni sırların sırf hakikat ve saadet gereği oldukları
bilimsel araştırma ve incelemeler ilerledikçe daha çok ortaya çıktığını ve
böylece önceleri anlaşılamayan Kur’an’ın hikmetlerinin büyüklüğünün daha iyi
anlaşıldığını’ vurgulamaktadır. İslam’ın ilim ve fen bilgilerinin ve diğer
sosyal meselelere ilişkin bütün kural ve faydalarının yayılması ve ortaya
konulmasının gerekliliğini savunan müellif bunun ancak uzman ve ehil kişilerin
himmet ve gayretleriyle olabileceğini ifade eder. Kendisinin uzmanlık alanının
Tıp ilminin hıfzıssıhha alanı olmasından hareketle bildiği bazı konuları
açıklamakla kendisine düşen görevi yerine getirmeye çalıştığını söylemektedir.
Asıl amacını ‘İslam’ın insani ilim, fen, hikmet ve medeniyet dairesinde
harekete sevk ettiğini izah ederek bir zamandan beri İslam’ın gereklerine uygun
olarak göremediğimiz hareketlerimizin maddi ve manevi gerçekliklerine uygun
olarak daima dünyevi ve uhrevi yüceliğe ilişkin olmasını temine çalışmaktan
ibaret’ olarak belirtir. Yine o, ‘Frenklerin (Batılıların) esaslarını bizden
alarak bu kadar ileri götürdükleri fen ve sanayinin sayesinde büyük bir kuvvet
sahibi olarak üstünlükleri; İslam âleminin ise sadece İslam’ın en çok emrettiği
hikmetlerden gafletle iki dünya saadetini gerektiren faydalı ilim ve fenleri ve
yararlı sanayii terk etmeleri çok üzücüdür’ demektedir. Bir kısım insanların
Batılıların her halini taklit etmelerini ve İslami eserlerden habersiz
olmalarını üzülerek müşahede eden müellif, Batılıların her iyi şeyleri bizden
aldıklarından eski eserlerimizi, dini kitaplarımızı inceleyip gereğince amel
edersek Avrupalılara hemen hemen ihtiyacımız kalmayacağı şeklindeki düşünceyi
de vukufsuzluk olarak yorumlamaktadır. Ona göre bugün bütün medeni milletlerin
ulaştıkları bunca büyük ilerlemelerin kaynağı ve başlangıcı İslam dinidir ve bu
hakikat Avrupalılarca bizden çok daha iyi bilinmektedir. Biz Avrupalıların her
halini gözü kapalı taklide kalkışırsak şüphesiz çok zarar görürüz. Nitekim de
olduk ve olmaktayız. Hâlbuki şu asrın en büyük kahramanı ve şan ve şöhret
sahibi olan Japonlar Avrupalıların sadece iyi şeylerini alıp iyi olmayan
durumlarını taklitten mümkün mertebe kaçınmaları sayesinde başarıya
ulaşmışlardır. İslam’da her şey vardır demek her şeyin esası, ölçüsü vardır
demektir. İşte biz de Frenklerin durumunu dinimizin ilkeleri üzerine tatbik ve
şerefli mizanlarına uyarladıktan sonra işimize gelenleri almalı, gelmeyenlerden
de kaçınmalıyız.
Bu
kıymetli eserin günümüz okuyucularına ulaştırılmış olmasından dolayı
bahtiyarım. Eser aslına sadık kalınarak okuyucunun anlayacağı şekle
getirilirken tıbbi kavramların müellifin kullandığı şekliyle kullanılmasına büyük
oranda dikkat edilmiştir. Eserdeki tıbbi hükümlerin doğruluğu elbette
uzmanlarının bilecekleri konulardır. İslam’ı ve Tıp ilmini bilen bir kişinin böyle
bir kitabı hazırlaması her türlü takdirin üzerindedir. Günümüz Doktorlarının da
ilgisini çekeceğini düşündüğümüz bu eserin insanımıza faydalı olacağını
düşünmekteyim. Bu kıymetli eserin çevirisinde tıbbî terimlerin anlaşılmasında
büyük desteklerini gördüğüm yeğenim Dr. Tuba Gül GÜLCÜ hanımefendiye, Latin
harflerine aktarılmasında yardımını esirgemeyen kıymetli oğlum Mehmet Emre’ye ve
yayınlanmasında büyük emekleri olan yayıncımız Mehmet Fatih DERVİŞOĞLU beye minnet
ve şükranlarımı sunarım.