İPEK YOLUNDA BİR NEFES


Creative Commons License

Yurttaş H., Doğan M. E.

1st INTERNATIONAL SILK ROAD CONFERENCE , Nakhchivan, Azerbaycan, 26 - 27 Mayıs 2023, ss.1-24

  • Yayın Türü: Bildiri / Tam Metin Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Nakhchivan
  • Basıldığı Ülke: Azerbaycan
  • Sayfa Sayıları: ss.1-24
  • Atatürk Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Tarihsel geçmişi ve yaklaşık 8000 km uzunluğu ile birçok uygarlığı ve kültürü birbirine bağlayan İpek Yolu, ticaret güzergâhı olmasının yanı sıra dinleri, dilleri, kültürleri, seyyahları, âlimleri ve değerli eşyalarla yüklü kervanları ile doğu ve batıyı birleştiren köprü konumunda olmuştur. İpek Yolu, Çin’den başlayarak batıya doğru Asya’nın bozkırlarından devam eden, Anadolu ve Akdeniz’den geçip, Kuzey Afrika ve Avrupa’ya uzanan, dünyanın en önemli ve hacimli ticaret ağını oluşturmuştur. Geçtiği her medeniyeti zenginleştiren bu yol üzerinde hâkimiyet kurmak isteyen Çin, Hint, Türk, Arap, Sasani ve Bizans gibi tarihi geçmişe sahip kadim imparatorluklar arasında siyasi çekişmeler ve savaşlar meydana gelmiştir.  

Savaşların yaşanması, doğal afetler, kervanları yağmalayanlar, doğu-batı arasındaki ticareti kesintiye uğratmıştır. Kervanların güvenliğini sağlamak adına İpek Yoluna egemen olan devletler bu güzergâhta belli aralıklarla tüccarların ve yolcuların tüm ihtiyaçlarını karşılayabildiği yapılar inşa etmeye başlamışlardır. İslami dönemde Emeviler ve Abbasilerle başlayan ve sınır boylarında inşa edilen Ribatlar, kalevari görünümleri ile savaşçıların barındığı ve ihtiyaçlarının karşılandığı mimari yapılar olarak karşımıza çıkmaktadır. Zamanla fonksiyonelliği değişen ve gelişen ribatlar, ticaret yolları üzerindeki menzillerde inşa edilmeye başlanmış ve kervanların konakladığı yerler konumuna gelmiştir.

Ribatlardan gelişen hanlar ve kervansaraylar, 20-40 km aralıklarla yolcuların ve hayvanlarının konakladığı, ticaretin yapıldığı aynı zamanda devletin gücünü ve hâkimiyetini gösteren yapılar olarak 20. yy başlarına kadar varlıklarını sürdürmüştür. Jeopolitik konumu ile erken dönemlerden itibaren deniz ve kara ulaşım ağı bulunan Anadolu, doğudan gelen malların Avrupa’ya ulaşmasında tercih edilen en kestirme yol olmuştur. Orta Asya ve İran’da gelişen, Anadolu’da sultanların ve hayır sahiplerinin vakıfları olan kervansaraylar, ticaretin ve seyahatin devamlılığında oldukça önemli rol oynamıştır.

Anadolu’da Türkiye Selçukluları ve Osmanlılar döneminde inşa edilen şehirlerarası ve şehir içi hanları gösterdikleri plan, mimari ve süslemeleriyle Türk Sanatının önemli bir yapı grubunu oluşturmaktadırlar. Hanlar, uzun bir yolculuktan sonra insanların ve hayvanların nefes aldıkları bir mekândır.