Diğer, ss.26-29, 2009
Teknolojik
gelişmeler, nüfus artışı ve bireylerin daha iyi yaşama istekleri günümüzdeki
enerji tüketimini önemli ölçüde artırmaktadır. Geleneksel enerji kaynakları ve
üretim teknolojileri dünyanın artan nüfusuna bağlı olarak artan ihtiyaçlarını
karşılayamamaktadır. Enerji ihtiyacını karşılamak için öncelikli olarak
kullanılan kaynaklar kömür, petrol ve doğal gaz gibi yakıtlardır. Fakat bu
kaynaklarda, yakıtların yakın bir gelecekte tükenme olasılığı ve sanayileşmenin
belli bölgelerde yoğunlaşması sonucu büyük oranda fosil yakıtların
kullanımından kaynaklanan çevre kirliliğinin artması gibi sorunlarla
karşılaşılmaktadır. Tükenmekte olan fosil yakıtlarının yerini alabilecek temiz,
yüksek verimli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının belirlenerek
kullanılabilir duruma getirilmesi uzun vadeli gereklilik olmaktan çıkarak acil
bir ihtiyaç haline gelmektedir. Fosil yakıtların yanması sonucu ortaya çıkan
karbondioksit, azot ve kükürt emisyonları bir yandan doğal yaşamı tehdit
ederken diğer yandan da karbondioksit gibi gazlar sera etkisi yaparak küresel
ısınmaya sebep olmaktadır. Fosil yakıtlardan kaynaklanan bu sorunları bertaraf
etmek için güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, jeotermal enerji kaynaklarının ve enerji taşıyıcı olarak
hidrojenin yenilenebilir alternatifler olarak kullanımı giderek artmaktadır.
Önerilen çeşitli alternatifler arasında hidrojen; fosil yakıtlara dayalı
teknolojiye nispeten kolayca uyum sağlayabilecek niteliğe sahip önemli bir
enerji taşıyıcıdır.
Günümüzde endüstriyel boyuttaki hidrojen üretiminin tamamına yakını hafif
hidrokarbonların (örneğin doğal gaz) parçalanmasıyla gerçekleşmektedir. Hidrojen
elektroliz ile de sudan üretilebilmektedir. Elektroliz için gerekli olan
elektrik güneş pilleri, hidrolik ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji
kaynaklarından olacağı gibi nükleer elektrik de bu amaçla kullanılabilir.