Türkiye’de Siyasetin Dinamikleri Sempozyumu,, Bolu, Türkiye, 4 - 06 Nisan 2008, ss.185-201
Temeli piyasa-dışı, devlet-dışı kamu yararı felsefesine dayanan ve toplumun tüm kesimlerine hitap etmeyi, toplumdaki etnik duyarlıkların temsiline aracı olmayı öncelikli görevi sayan ve yayınlarında genel olarak program çeşitliliğini esas alan kamu hizmeti yayıncılık modelinin toplumun ulus bilinci ve kimliği temelinde örgütlenmesinde üstlendiği etkin rolün önemi büyüktür. Aynı zamanda bir bütün olarak toplumun kendi gerçeğini yeniden ürettiği ulusal bir tartışma ve düşünce platformunu simgeleyen kamu hizmeti yayıncılığının, günümüzde yeni iletişim teknolojilerinin de hızlı gelişimiyle birlikte küresel medya döneminde edindiği yeni kimlik ise oldukça sorunludur. Söz konusu gelişme, kamu hizmeti yayıncılığının başlangıçta taşıdığı ulusal kültürel temsil niteliğini büyük ölçüde aşındırarak yeniden düşünmemizi gerekli kılmaktadır. Aynı şekilde, gerek teknoloji, gerek mali yapı ve gerekse temsil niteliği artık tartışmalı hale gelmiş bulunan kamu yararı ilkesine dayalı bir kamu hizmeti yayıncılığı modelinin siyasal sistemle ilişkisinde de bazı sorunlar göze çarpmaktadır. Özellikle Türkiye’de sadece kamu hizmeti yayıncılığının değil, aynı zamanda devlet desteğiyle başlatılan ilk radyo-televizyon yayıncılığının da atası sayılan ve bu konumunu hala etkin biçimde sürdüren Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu’nun (TRT) genel yapısı bu izlenimi doğrular niteliktedir. TRT, siyasal otoritenin niyet ve kararlarından dolaysız biçimde etkilenen örgütsel işleyiş yapısı, mali gelirine temel oluşturan kamusal kaynakları, personel istihdam politikası, ağır işleyen bürokratik yapısı ve protokole dayalı habercilik anlayışıyla, hemen her dönemde değişik çevrelerden gelen eleştirilerin odağında olmuştur ve olmaya da devam etmektedir. Bu çalışmada, tüm bu eleştirilere ek olarak, Türkiye’deki kamu hizmeti yayıncılık modelinin siyasal sistemle kurulu bulunan ilişkilerinin, ya da başka bir açıdan, siyasal otoritenin kamu hizmeti yayın kurumu üzerinde kurmaya çalıştığı sistematik baskı ve denetim mekanizmasının, zaman zaman yayın içeriklerine de yansıyan sorunlu görünümlerine ışık tutulmaya çalışılacaktır. Çalışmanın yöntemi, temelde, konunun medya-siyaset-iktidar ilişkisi perspektifinden yapılacak eleştirel bir analizine dayanacaktır.