4. Uluslararası Felsefe, Sanat ve Bilim Tarihi Sempozyumu, Muğla, Türkiye, 14 - 18 Nisan 2021, ss.50-61
Türk Sanatında restorasyonun çalışma alanını kültürel değerler ve önemli sanat eserleri oluşturmaktadır. Bir bilim dalı olarak bilinen restorasyon; eserlerin yapıldığı dönemdeki özelliklerini koruyarak gelecek nesillere aktarılması için yapılan müdahalelerdir (Emre, 2009, s.77). Aynı zamanda, yapılan tamir ve tadilatların koruma altına alınarak eserin sağlam bir şekilde sürdürülebilirliğinin sağlanmasıdır. Anadolu’nun geçmişinden günümüze kadar gelen çok sayıda arkeolojik, etnografık ve mimari eserler vardır. Hem zamana hem de birçok olumsuz koşula karşı ayakta kalmaya direnen, kültürel ve tarihi değer taşıyan yapı birikimine sahip olduğumuz ülkemizde bu eserlerle birlikte yaşamaktayız. Söz konusu olan bu eserler içerisinde sanat tarihi açısından önemli olan ve Arapça ‘Cem’ kökünden türeyen, toplayan, bir araya getiren anlamındaki camilerimizin (Önkal, Bozkurt, 1993, s.46) korunması ve onarımı çeşitli dönemlerde ilgili kurumlar tarafından yapılmış ve yapılmaktadır. Bu kurumlar; Üniversiteler, Belediyeler ve Vakıflar Genel Müdürlüğüdür. Türk medeniyet tarihine vakıflar ile kazandırılan sanat eserleri orijinal zenginliğine ve sanat değerine zarar vermeden gelecek kuşaklara aktarmak için bu görev ve sorumluluğu üstlenmiştir. Birçok ilde bölge müdürlüğü bulunan Vakıflar Genel Müdürlüğünün 3500’ün üzerinde vakıf eserini restore ettiği bilinmektedir (Erzurum Vakıflar Bölge Müdürlüğü Arşivi, 2020). Vakıflar Bölge Müdürlüğünce yapılan restorasyon çalışmaları içerisinde ahşap direkli düz tavanlı cami ve mescitler de onarım çalışmaları kapsamında yer almaktadır. Cami mimarisinde ahşap malzeme erken devirlerden beri kullanılmaktadır. Ahşap direkli cami mimarisinin başlangıcı İslam sanatının en eski mabetlerinden biri olan Hz. Muhammed’in Medine’de avlulu evi içindeki gölgeliğinin, hurma ağacından dikmelerle yapıldığı Mescid-i Nebevidir (Arseven, 1954, s.436). Ahşap, çeşitli yapıların pencere ve kapı kanatlarında, korkuluklarda, şebekelerde, cami minberlerinde, kürsülerde, sanduka ve rahlelerde kullanıldığı gibi ‘’ahşap direkli camiler’’ olarak adlandırılan camilerin, sütun, sütun başlığı, konsol ve kirişlerinde geniş bir uygulama alanı bulmuştur (Öney, 1989, s.32). Bu kadar geniş bir yelpazede kullanım alanı olan bu malzemenin çeşitli dönemlerde ahşap direkli ve düz tavanlı camiler şeklinde inşa edildiği bilinmektedir. Zaman içerisinde ahşapların çürümesi, üzerlerinin yağlı boya ile boyanması gibi sebeplerle orijinal ahşap doku zarar görmüştür. Ülkemizde uzun bir geçmişi olan restorasyon ile tahrip olan bu kısımlar onarılıp yenilenmiştir.
Erzurum’da 17 ile 19. Yüzyıllar arasına tarihlendirilen, yenileme ve onarım çalışmaları gerçekleştirilen Kasım Paşa Camii, Yukarı Habip Efendi Camii ve İhmal Camii’nin restorasyon öncesi ve sonrası durumları karşılaştırılarak gerçekleştirilen müdahalelerin aslına sadık kalınarak yapılıp yapılmadığı, restorasyon çalışmalarının neler olduğu ve camilerde görülen sorunlar konumuz kapsamında ele alınarak incelenmiştir.
Anahtar Kelimeler/Keywords: Cami, Restorasyon Sorunu, Ahşap, Vakıf.