Frank Wedekind’in ‘‘İlkbahar Uyanışı’’ Adlı Eserinde Eğitim İzleği


Öztürk Dağabakan F.

Kare, sa.14, ss.31-46, 2022 (Hakemli Dergi)

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Basım Tarihi: 2022
  • Doi Numarası: 10.38060/kare.1052382
  • Dergi Adı: Kare
  • Sayfa Sayıları: ss.31-46
  • Atatürk Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Frank Wedekind (1864-1918), yüzyıl dönümünü farklı kişilik yapısı ve renkli düşünceleriyle derinden etkileyen, hayatın uç noktalarını, acayipliklerini ve maceralı yanlarını gözler önüne seren, Alman İmparatorluğu’nun en ünlü yazar ve tiyatro adamlarından biridir. Aşırılığa kaçan eğilimleri sebebiyle hem kimi çağdaşları hem de Alman İmparatorluğu tarafından skandallarla dolu bir sanatçı olarak addedilir. Yoruma son derece açık, derin ve çok yönlü bir sanatçı kişiliğine sahip olan Wedekind, tiyatroya getirdiği yenilikler ve savunduğu modern fikirler sebebiyle dönemin öncüsüdür. Eserlerinde genel olarak topluma yönelik eleştirilerde bulunmaktadır. ‘‘İlkbahar Uyanışı’’ (Frühlings Erwachen) adlı eserinde de, ilk kez çocukların sorunlarından meydana gelen bir trajedi kaleme alır. Bu trajedinin özünü, çocukların bilinçsizce yetiştirilmesi sonucu ortaya çıkan yanlış eğitim, okul sisteminin geri kalmış düzgüleri, dar kafalı burjuva sınıfının küçük dünyası ve özellikle tabu haline getirilmiş cinsellik gibi konular oluşturmaktadır. Wedekind bu eserinde, yaşadığı dönemin beğenmediği ve sürekli eleştirdiği eğitim ve çocuk yetiştirme şeklini, dönemin yıkılmaz tabularını, toplum olarak eskide kalındığını ve aydınlanma yolunda hiçbir adım atılmadığını dile getirir. Bunun için gençler arasındaki sohbetlerde ve ebeveynler ile çocuklar arasındaki etkileşimde zamanının sosyal normlarının dışarıdan nasıl göründüğünü göstermeye çalışır. Toplumsal eleştiriyi ustaca kullanan Wedekind, hem ailedeki hem de okuldaki egemen eğitim anlayışı üzerinden döneminin toplumsal söylemini sahneye yansıtır. Böylece bu söylemi şeffaf hale getirir, ona dışarıdan bir bakış açısıyla bakar ve onun karanlık yanlarını görünür kılar. Çıkarım yapma noktasında toplumsal kurallara ve beklentilere uymamanın ne gibi trajik sonuçlara sebebiyet verdiğini genç karakterler üzerinden açıkça gözler önüne serer. Bu gençler, sürekli başarı bekleyen ve kendilerini burjuva ahlakı çerçevesinde yetiştirmek isteyen ebeveynlerinin tutum ve davranışlarından, ayrıca okuldaki eğitimcilerin yaklaşımlarından ve eğitim anlamında uyguladıkları geleneksel yöntemlerden ciddi acılar çekerler. Eğitim adı altındaki toplumsal baskıları kaldıramayan bu gençler, bilerek ya da bilmeyerek, bu çarkın – aile, okul, öğretmenler - kurbanı olurlar. Çalışmamızın amacı, bu konular çerçevesinde 19. yüzyılın sonuna (Fin de siècle) ve 20. yüzyılın başına ışık tutmaktır.