Bilgi Yönetimi ve Öğrenen Organizasyonlar


Yılmaz M.

Yönetim ve Organizasyon, Doç. Dr. Zafer Türkmendağ, Editör, ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN ÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI, Erzurum, ss.256-276, 2025

  • Yayın Türü: Kitapta Bölüm / Ders Kitabı
  • Basım Tarihi: 2025
  • Yayınevi: ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN ÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI
  • Basıldığı Şehir: Erzurum
  • Sayfa Sayıları: ss.256-276
  • Editörler: Doç. Dr. Zafer Türkmendağ, Editör
  • Atatürk Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Bilgi, günümüzde örgütler için en değerli entelektüel kaynaklardan biri hâline gelmiştir. Bilginin üretilmesi, paylaşılması, saklanması ve etkin biçimde kullanılması, örgütlere rekabet avantajı sağlar. Bu çerçevede bilgi yönetimi, örgütlerde açık ve örtük bilginin planlı biçimde yönetilmesini amaçlayan bir yaklaşımdır. Kavram 1980’lerden itibaren gelişmiş, özellikle Drucker, Sveiby, Nonaka ve Takeuchi gibi yazarlar tarafından yaygınlaşmıştır.

Veri, enformasyon ve bilgi birbirinden farklı kavramlardır:

  • Veri: Ham ve işlenmemiş unsurlar

  • Enformasyon: İşlenmiş veri

  • Bilgi: Birey zihninde anlamlandırılmış, kişiselleşmiş enformasyon
    Bilgi örtük (deneyim-temelli) ve açık (aktarılabilir) bilgi olarak ikiye ayrılır. Nonaka ve Takeuchi’nin SECI Modeli, bu iki bilgi türünün dönüşümünü açıklayan temel modeldir.

Bilgi yönetimi süreci: bilgi edinme, paylaşma ve kullanma aşamalarından oluşur. Daha ayrıntılı döngü ise: bilgi üretimi, edinimi, organizasyonu, depolanması, yayılması ve uygulanmasıdır. Bilgi yönetimi yalnızca teknolojiyle değil; uygun kültür, insan kaynağı ve yönetim anlayışıyla da desteklenmelidir.

Öğrenen organizasyonlar, bilgiyi stratejik kaynak olarak kullanan, değişime uyum sağlayan, sürekli öğrenmeyi kültürünün parçası yapan kurumlardır. Senge’ye göre bu örgütler beş temel disiplinle gelişir: kişisel ustalık, zihinsel modeller, paylaşılan vizyon, takım halinde öğrenme ve sistem düşüncesi.

Bilgi yönetimi ile öğrenen organizasyonlar birbirini tamamlayan iki yaklaşımdır. Bilgi yönetimi teknik altyapıyı, öğrenen organizasyonlar ise kültürel zemini sağlar. Birlikte kullanıldığında örgütlere yenilikçilik, entelektüel sermaye gelişimi ve sürdürülebilir rekabet avantajı kazandırır.