Uluslararası Kültürel ve Sosyal Araştırmalar Dergisi (UKSAD), cilt.6, sa.2, ss.816-826, 2020 (Hakemli Dergi)
Bu araştırmanın amacı, tarihsel süreçte ortaya çıkış yeri kentsel mekân olan heykel sanatının, yine
aynı mekânda etkileri derinden hissedilen politikaların üretilmesi bağlamında gerçekleşen
eylemlerin biçimine göre uğradığı fiziksel ve zihinsel dönüşümü gözlemlemektir. II. Dünya Savaşı
ve sonrasında ortaya çıkan faşist ideolojilerin belleğini anıtlaştırma konusunda oldukça fazla veriye
sahip bir coğrafya olan Almanya, ulusal kimliğin inşasında bu belleğin önemli bir söylem ve
dışavurum aracı haline geldiğini gösteren sembolik adreslerden biridir. Kavramsal sanatçı Jochen
Gerz ve Esther Shalev-Gerz işbirliğiyle faşizme, savaşa ve şiddete karşı duran ve Almanya‟nın
Harburg kenti için tasarlanan bir çalışma olan Harburg Anıtı, halka uygulanan bu faşizme dikkat
çeken, barışı ve insan haklarını öne çıkaran karşı-anıtların en ünlüsüdür. Geleneksel anıtlaştırma
mantığının içinde barındırdığı yüceltme, övme ve ölümsüzleştirme kavramlarına bir tepki olarak
ortaya çıkan karşı anıt söylemi, Harburg Anıtı‟nda yoğun bir şekilde hissedilmekte, uygulanan
politikaların yarattığı olumsuz durumlar deneyimlenebilir ve katılımcı bir platformda, illüzyondan
uzak bir anlayışla izleyiciye yansıtılmaktadır. Harburg Anıtı üzerinden yapılan bir okumayla, heykel
sanatının toplumsal ve siyasi süreçlere kendi ontolojik yapısıyla dâhil olduğunda nasıl politik bir
imgeye dönüşebildiği gözlemlenebilir, bu eksende heykelin kentsel mekân ve kamusal alan üzerinde
yarattığı plastik ve düşünsel çeşitliliğe sunduğu perspektif, yeni fikirlerin inşasında bir temel
oluşturabilir.