Kompozit Reçine Kronların 3D Üretimi Ve Klinik Deneyimi


Creative Commons License

Büyüksefil M., Derelioğlu S.

Çocuk Diş Hekimleri Derneği 1. Bilimsel Kongresi, İstanbul, Türkiye, 23 - 25 Mayıs 2025, ss.44-45, (Özet Bildiri)

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: İstanbul
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.44-45
  • Atatürk Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Amaç:Bu çalışmada, çocuk diş hekimliğinde prefabrike zirkonyum kronlara alternatif olarak, üç

boyutlu yazıcı teknolojisi ile kompozit reçineden üretilen anterior prefabrike kronların üretim

süreci tanımlanmış ve bu kronların klinik uygulaması iki olgu üzerinden değerlendirilmiştir.

Yöntem: Üst anterior bölgede kullanılmak üzere santral ve lateral dişler için, sağ ve sol yönlü üç

farklı boyutta prefabrike kron tasarlandı. Blender (sürüm 3.3) yazılımı kullanılarak oluşturulan

dijital modellerin palatinal yüzeylerine, retansiyonu artırmak ve numaralandırmayı kolaylaştırmak

amacıyla hafif kabartmalar eklendi. Bu modeller, üç boyutlu yazıcı ile kompozit reçine

materyalinden üretildi. Tesviye ve polisaj işlemleri sonrası klinik kullanıma hazır hale getirilen

kronlar, çürük ve estetik kaygılarla kliniğe başvuran iki pediatrik hastada uygulandı.

Uygulamalardan biri lokal, diğeri ise genel anestezi altında gerçekleştirildi. Diş hazırlığı standart

protokollere uygun olarak yapıldı ve kronlar hasta başında kişiselleştirilerek tek seansta tedavi

tamamlandı. Tedavi sonrası kronlar; estetik, marjinal adaptasyon, plak ve gingival indeks,

retansiyon, kontur, proksimal temas, ebeveyn memnuniyeti ve genel ağız sağlığı yönünden

değerlendirildi.

Bulgular:: Lokal anestezi uygulanan hastaya altı, genel anestezi altında tedavi edilen hastaya ise

beş prefabrike kompozit reçine kron yerleştirildi. Her iki hasta da 1. ve 6. aylarda kontrol edilerek

değerlendirmeye alındı. Klinik muayenelerde, kronların gingival marjinlerinde hafif plak birikimi

gözlemlenmiş, ancak konturların anatomik olarak başarılı olduğu saptanmıştır. Ebeveyn

anketlerinden elde edilen veriler, genel memnuniyetin yüksek olduğunu; özellikle estetik

görünüm, renk uyumu ve psikolojik etki açısından olumlu geri bildirimler alındığını göstermiştir.

Her iki hastanın velileri, kronların görünüm, dayanıklılık ve boyut açısından da tatmin edici

olduğunu belirtmiştir.

Sonuç: Yapılan klinik takipler sonucunda, prefabrike kompozit reçine kronların genel anlamda

klinik açıdan kabul edilebilir düzeyde başarı sağladığı belirlenmiştir. Bu kronların periodontal doku

sağlığı üzerinde olumsuz bir etkisinin bulunmadığı, renk uyumu ve estetik görünüm açısından

ebeveynler tarafından tatmin edici bulunduğu ve çocuk hastaların psikolojik durumu üzerinde

olumlu katkılar sağladığı gözlemlenmiştir. Farklı boyutlarda tasarlanarak üretilmiş olmaları, bu

kronların hem genel anestezi altında gerçekleştirilen işlemlerde hem de klinik koltuk başında lokal

anestezi ile yapılan müdahalelerde hızlı ve etkin bir şekilde uygulanabilmesini kolaylaştırmıştır.

Bu esneklik, özellikle zamanın kritik olduğu pediyatrik hastalarda tedavi sürecini önemli ölçüde

pratikleştirmiştir. Prefabrike zirkonya kronlara kıyasla belirgin şekilde daha düşük maliyetli

olmaları, bu materyalin önemli bir avantajı olarak öne çıkmaktadır. Ayrıca, klinik uygulama süreci

açısından da daha kullanıcı dostu bir yapı sergilemektedir. Kronlar, uygulama öncesinde veya

sırasında ilgili dişin anatomik yapısına göre kolayca modifiye edilebilmekte; gerektiğinde her

yüzeyinden minimal düzeyde aşındırma yapılabilmektedir. Kompozit içerikli yapısı, eksik ya da

fazla aşındırılmış alanlara doğrudan kompozit materyal eklenmesine olanak sağlayarak kişiye özel

uyumu artırmakta ve restorasyonun bireyselleştirilmesini kolaylaştırmaktadır. Tüm bu özellikler,

prefabrike kompozit reçine kronları hem klinik etkinlik hem de uygulama pratikliği açısından çocuk hastalarda oldukça uygun bir tedavi seçeneği haline getirmektedir. Bununla birlikte, bu kronların

uzun dönem klinik başarısı ve biyouyumluluğuna ilişkin daha güçlü veriler elde edilebilmesi

amacıyla, daha geniş örneklem gruplarını içeren, karşılaştırmalı ve uzun süreli takip çalışmalarına

ihtiyaç duyulmaktadır.