DİYALOG- Zeitschrift für interkulturelle Germanistik (E-Dergi) , cilt.9, sa.2, ss.411-428, 2021 (Hakemli Dergi)
1881 Viyana doğumlu olan Stefan Zweig, savaş ortamını bizzat yaşamış ve eserlerinde daima savaş karşıtı
bir tutum sergilemiştir. Zweig’ın tek isteği, yaşanılan savaş sonrasında, insanların huzuru ve barışı
yakalamasıdır. 1938-1942 yılları arasında Brezilya'da sürgündeyken kaleme aldığı “Satranç” adlı son eseri
de göstermek istediği değerler açısından büyük bir öneme sahiptir. Zweig, insan ruhunun derinliklerine
inerek, betimlemelerle ve benzetmelerle Nazizm’in/ Nazi Almanya’sının ülke ve insanlar üzerinde bıraktığı
sosyal ve psikolojik etkileri yansıtmaya çalışır. Savaşın insanlığı getirdiği noktada, yazarın intiharından
önce bıraktığı bir veda mektubu niteliği taşıyan bu eserde, Hitler iktidarının toplama kamplarının haricinde
aydınlar için kullandığı başka bir yönteme dikkat çekilir. Zweig’e göre kullanılan bu yöntem, belki de
toplama kamplarındaki insanların yaşadıklarından bile daha ağır bir zulümdür.
Alman Edebiyatı’nda önemli bir yere sahip olan Stefan Zweig, “Satranç” adlı eserinde, satranç
oyunu üzerinden, yaşanılan tüm olumsuzluklara rağmen savaş döneminde bireylerin ayakta kalma/ var
olmaya çalışma süreçlerini aktarır. Otobiyografik özellik gösteren eserde, savaş döneminde Naziler
tarafından tutuklandıktan sonra yersiz-yurtsuzluğa mahkûm edilen bir karakterle, dünya satranç şampiyonu
olan bir karakterin satranç mücadelesi ele alınır. 20. yüzyılın acımasızlığı gözler önüne serilirken, tarihsel
olayların bıraktığı izlere ve o izlerle yaşamaya çalışmanın ne demek olduğuna yakından tanık olmak
mümkündür. Bu çalışmada, eserden hareketle (metne bağlı/ werkimmanent yaklaşımla) Nasyonal
Sosyalizmin toplumda ve insanlar üzerinde bıraktığı izler, yarattığı yıkımlar ve Nasyonal Sosyalizm
dönemi aktarılmaya çalışılmıştır.
Anahtar Sözcükler: Stefan Zweig, Satranç, Nasyonal Sosyalizm, Hitler, Faşizm
Born in Vienna in 1881, Stefan Zweig personally experienced the war environment and always displayed a pacifist attitude in his works. Zweig's only wish for people is to find peace and tranquillity after the war. His last work called “The Royal Game”, which he wrote while he was in exile in Brazil between 1938- 1942, is also of great importance in terms of the values he wants to show. Because of his intention to touch the human soul, Zweig tries to reflect the social and psychological effects of Nazism/ Nazi Germany in the country and people with descriptions and metaphors. In his work, which is a farewell letter left by the author before his suicide, at the point where war and war brought humanity, attention is drawn to another method used by the Hitler government for intellectuals apart from the concentration camps. According to Zweig, this method used is perhaps even more severe cruelty than the people in the concentration camps.
Stefan Zweig, who has got an important place in the German Literature, conveys the survival/
trying to exist processes of individuals during the war despite all the negativities experienced through the
game of chess in his work named The Royal Game. The chess struggle of a character who is a world chess
champion with a character chosen is discussed. While revealing the brutality of the 20th century, it is
possible to witness closely the traces left by historical events and what it means to try to live with those
traces. In this study, it has been tried to convey the traces of National Socialism on society and people, and
the destruction it created, based on the work.
Keywords: Stefan Zweig, Chess, National Socialism, Hitler, Fascism..