Varlığı Anlamlandıran İnsan, ‘Makinedeki Hayalet’in Peşinde


Creative Commons License

KINA F. B.

Mevzu –Sosyal bilimler dergisi (Online), sa.12, ss.675-701, 2024 (Hakemli Dergi) identifier

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Cilt numarası: Sayı: 12
  • Basım Tarihi: 2024
  • Doi Numarası: 10.56720/mevzu.1503092
  • Dergi Adı: Mevzu –Sosyal bilimler dergisi (Online)
  • Derginin Tarandığı İndeksler: Central & Eastern European Academic Source (CEEAS), MLA - Modern Language Association Database, TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Sayfa Sayıları: ss.675-701
  • Atatürk Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Felsefe tarihinde merkezi bir sorun olan zihin-beden ilişkisi, modern dönemde yeni bir biçimde Rene Descartes ile ortaya çıkar. Descartes ve takipçilerinin zihin ve bedenin birbirine bağımlı iki cevher olduğu görüşü, sadece düşünürler arasında değil sıradan insanlar arasında da oldukça yaygındır. Bu yaygınlığından dolayı Gilbert Ryle, bu görüşü “resmi öğreti” olarak adlandırarak, öğretinin “kategori hatası” adı verilen özel bir tür hata yaptığını söyler. Ona göre mantıksal türleri bakımından ayrılık gösteren kavramlar ya da ifadelerin birleştirilmesi yanlıştır. Descartesçı düalizmin, insan davranışlarının kökenlerinin maddi bir varlığa sahip olmayan tözde yattığını iddia etmesi, bu tür bir yanlışın kapalı bir biçimde işlenmesi üstüne kuruludur. Çalışmaları ile Kartezyen ikiliğin tabutuna son çiviyi çaktığı iddia edilen Ryle’a göre felsefenin en önemli görevi, yanlış kurgu ve saçma teorilerin, bu teorilerde geçen dilsel deyimlerin sonucu olduğunu göstermek-tir. 1949’da yayımlanan The Concept of Mind adlı eseri bu düşüncesini açıklama girişimidir ve felsefi bir sorunun hangi sorularla oluşturulup çözüldüğü üzerine olan ilk dönem yazılarının “gerçekten işleyen bir yöntem örneği”ne evrilmesidir. Ryle eserinde, zihinlere ilişkin yeni bilgiler vermek yerine, insanın zaten sahip olduğu bilgisinin “mantıksal coğrafyasını” düzeltme işine girişir. Kavram analizinden oluşan felsefi argüman anlayışına ulaşarak, anlamlı olanı anlamsızdan ayıracak bir ölçüt bulmaya çalışır. Bu çalış-ma Descartes’ın düalistik zihin teorisini Ryle’ın bakış açısından inceler ve resmi öğretiyi reddediş gerekçelerini ve önerilerini ortaya koyar. Ancak çalışma, Ryle’ın zihin alanını yetenekler ve davranışlarla sınırlandırdığı ve bu nedenle yaratıcı düşünme, nesnelerin bütünsel vizyonu ve sanatsal hayal gücü gibi daha yüksek zihin süreçlerini açıklayamadığı, sonucuna varır.
The mind-body relationship, a central issue in the history of philosophy, emerges with a new dimension in the modern era with René Descartes. Gil-bert Ryle, who refers to the view of Descartes and his followers that the mind and body are two interdependent substances as the “official doctrine” due to its widespread acceptance among both scholars and ordinary people, argues that this theory commits a special kind of error known as a “category fallacy”. According to Ryle, it is wrong to combine concepts or propositions that differ in their logical types. He claims that Descartes’ dualism errone-ously locates the origins of human behavior in a non-material substance, thereby implicitly committing this type of error. According to Ryle, whose work is claimed to have definitively refuted Descartes’ dualism, the most important task of philosophy is to demonstrate that false notions and absurd theories arise from the linguistic expressions used in these theories. Ryle’s The Concept of Mind, published in 1949, aims to elaborate on this idea and represents an evolution of his earlier writings on how philosophical prob-lems should be posed and solved, providing “an example of a method that actually works”. Rather than introducing new knowledge about the mind, Ryle seeks to correct the “logical geography” of existing knowledge of humankind. Ryle attempts to establish a criterion for distinguishing the meaningful from the meaningless by developing a philosophical argument based on conceptual analysis. This study investigates Descartes' dualistic theory of mind from Ryle’s perspective, outlining his reasons for rejecting the official doctrine and his proposed alternatives. The study concludes, however, that Ryle’s focus on abilities and behaviors limits his account of the mind and fails to address higher mental processes such as creative thinking, holistic perception of objects, and artistic imagination.