V. Bilimler Işığında Yaratılış Kongresi, Kütahya, Türkiye, 21 - 23 Ekim 2021, cilt.1, sa.1, ss.1-16
Tesadüf
kavramının günlük dilde dinî literatürde ve farklı bilim alanlarında ciddi
farklılıklar gösteren tanımlamaları vardır. Örneğin TDK’ye göre tesadüf yalnız
ihtimallere bağlı olduğu düşünülen olayların kesin olmayan, değişebilen sebebi
olarak tanımlanır. Olayların bir sebebinin olması gerekmediği veya olayların
bir neden-sonuç zinciri içinde gerçekleşmediğini varsayan felsefi görüşe göre
tesadüf kavramı, olayların rastgele ve sebepsiz olarak gerçekleşmesidir. Ancak
kelime bu anlamda kullanıldığında, tesadüfün nasıl olup da kâinatın her yerinde
ve bilhassa yeryüzünde insanı hayrete düşürecek derecede göze görünen sanat
harikalarını ve düzenliliği yol açabildiği sorusu akla gelmektedir. Zira tesadüfte
önceden yapılmış bir plan, bir gaye, elde edilmesi düşünülen bir fayda yoktur. Tesadüfün
iradesi ve şuuru olmadığı gibi, görme, bilme, başkalarıyla iletişim kurma, bir
araya gelme ve ortaklaşa iş yapma gibi özellikleri de yoktur. Esasında tesadüf,
insanların sebeplerini bilemediği veya anlayamadığı olaylara yaptığı bir
yakıştırma, olmayan bir şeyi ifade eden bir yanılgı ve cehlimizi örten bir
perdedir. Ancak, bilimsel
hiçbir dayanağı olmadığı hâlde, kâinatın düzenli ve manalı görünen
gerçeklerinin, ilimsiz ve düzensiz süreçler sonucu olduğuna şeksiz ve şüphesiz inanan
bir anlayışın varlığı da bir gerçektir. Şayet eleştirel düşünülebilirse, tesadüf kavramını
gerçek manasıyla anlamakla kalmayıp bilimin sunduğu bilgiler içerisinde
neticeyi görmek yani her şeyin asıl/hakiki sebebini görebilmek de kolaylaşacaktır.
İlave olarak, bilhassa öğrenci eğitiminde tesadüf kelimesinin yanlış manaları
ile kullanılmasının önüne geçilebilirse belki de bu kelime üzerinden ortaya
çıkan tartışmaları/anlaşmazlıkları daha başlamadan bitirme şansına sahip
olabiliriz. Ancak bunun da olmazsa olmaz şartı özverili çabalar olduğu
unutulmamalıdır.
The notion of coincidence has definitions with
different meanings that show serious differences in terms of the way it is
interpreted in daily language, religious literature and different fields of
science. For example, according to
the Turkish Language Society, it is defined as the imprecise, variable cause of
events that are thought to be only due to probabilities. According to the
philosophical view, which assumes that events do not have to have a cause or
that events do not occur in a cause-effect chain, the concept of coincidence
states that events occur randomly and without a cause. However, when the word
is used in this sense, a question arises as to how
coincidence can constantly lead to marvels of art, extraordinary wisdom and
orderliness in every part of the universe and especially on the earth. Because, coincidence does not have a pre-made plan, a
goal, or a benefit that is intended to be achieved. Coincidence does not have
the will and consciousness, nor does it have the characteristics of seeing,
knowing, and communicating with others, coming together and doing business
together. In fact, coincidence is an ascription that people make to events
whose reasons they do not know or understand, an error that expresses something
that does not exist, and a veil that covers our ignorance. However, despite having no scientific basis, it is
also a fact that there is an understanding that believes that the ordered and
meaningful facts of the universe are the result of unscientific and irregular
processes. If
one can think critically, it will be easier not only to understand the concept
of coincidence in its true sense, but also to see the result within the
information provided by science, that is, to see the real/true cause of
everything. In addition, if the use of the word coincidence with the wrong
meanings can be prevented, especially in student education, we may have the
chance to end the discussions/disputes that arose over this word before it even
starts. However, it should not be forgotten that the
indispensable condition for this is selfless efforts.