3. Doğu Anadolu Acil Tıp Günleri, Erzurum, Türkiye, 4 - 06 Ekim 2019, ss.32-34
Giriş ve amaç: Myokard
infarktüsü (MI); kalp kasını besleyen koroner arterlerin daralması ya da tıkanmasına
bağlı kan akımında bozulma ve böylece oluşan myokardiyal iskemik nekrozdur. Myokardiyal
iskemi ve hipoksiyi artıracak her neden (örneğin derin anemi), myokardial
infarktüsü hızlandırıp şiddetlendirebilir. Bahsedeceğimiz olguda, şiddetli
menometrorajiye bağlı derin anemi gelişen bir hastada, sessiz seyretmekte olan
myokardiyal iskeminin şiddetlenmesini ve hastada akut myokard infarktüsü (akut
MI) tablosu oluşumunu göreceğiz.
Olgu: 46
yaşında bayan hasta çarpıntı, nefes darlığı ve şiddetli vajinal kanama şikayetleriyle
başvurduğu acil servisten kliniğimize konsulte edildi. Hastanın acil serviste göğüs
hastalıkları kliniğince değerlendirildiği, bakılan kan gazı değerlerinde
pO2’nin normal düzeylerde olduğu, yine hastaya çekilen EKG’nin de normal olduğu
görüldü. Hastanın acil servise giriş hemoglobin değeri 4.9 g/dL ile ileri
derecede anemikti. Yapılan vajinal muayenede hastada sızıntı tarzı devam eden
vajinal kanama mevcuttu ve hasta kanamasının yaklaşık 20 gündür devam ettiğini
ifade etmekteydi. Bakılan transvajinal ultrasonografide overler normal,
endometrium 6mm kalınlıkta ve normal görüntüdeydi. Daha önceden yapılan
endometrial biyopsi işlemine ait patolojisi mevcuttu ve herhangi bir malignite
olmadığı görülmekteydi. Hastanın şikayetlerinin oluşmuş anemiye bağlı olduğu
düşünüldü ve hasta menometroraji, derin anemi tanılarıyla kliniğimize
yatırıldı. Hastaya cross uygun 4 ünite eritrosit süspansiyonu ve 4 ünite tdp
orderlandı, yine kanamayı azaltmak için medikal tedavi başlandı. Hb değerinin
8.4’e yükseldiği görüldü. Hastanın tedavisi sürerken artan bir göğüs ağrısı
tariflemesi üzerine çekilen EKG’de ST elevasyonları olduğunun ve
troponinlerinin yükseldiğinin görülmesi üzerine hasta acilen kardiyoloji
kliniğine danışıldı. Hasta akut myokard infarktüsü tanısıyla kardiyoloji
kliniğince acilen koroner anjiografiye alındı ve yapılan işlemde hastanın sol
ön inen koroner arter (LAD) midsegmentte, obtus marjinaliste (OM1) ve sağ
koroner arter (RCA) distal kesiminde kritik lezyonlar tespit edildi. Hemodinamisi
stabil olduğundan aynı sensta lezyonlara müdahale edilerek stent takıldı. İşlem
sonrası hastaya antikoagülan tedavi başlandı ancak menorajisinin artışı ve hb
değerlerinin yeniden düşmesi üzerine hastaya yeniden kan transfüzyonu yapıldı
ve bir GNRH agonisti olan leuprolide asetat (lucrin depot 3.75mg) yapılarak
hastanın kanaması kesildi. Hastaya durumunun satbilleşmesinin ardından elektif
şartlarda histerektomi operasyonu planlandı.
Sonuç: Altta
yatan kardiyak iskemi durumu olan bir hastalarda koroner kan akımını bozacak
veya kalp kasının oksijenizasyonunu azaltacak her faktör iskeminin
derinleşmesine ve hastanın akut MI tablosuna ilerlemesine neden olabilmektedir.
Bu olgularda antikoagülan tedaviye bağlı şiddetlenen kanamalarla mücadele etmek
de hastalara hormonal tedavi verilemediğinden kimi zaman çok güç
olabilmektedir. Böyle komplike durumlarda hastanın tüm semptomları dikkatli
değerlendirilmeli ve hastanın tedavisi multidisipliner yaklaşımla yönetilmelidir.
Dr. Ögr. Üyesi Gamze Nur Cimilli
Şenocak
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi
Kadın Hastalıkları ve Doğum
Anabilimdalı