Pegem, Ankara, 2018
Çocuk resmi bir ifade aracı olmasının yanı sıra çocuğun zihinsel ve bedensel
gelişiminin etkisi ile ortaya çıkan bir dürtünün sonucunda üretilen çalışmalardır.
Elbette çocuk, resim etkinliği sırasında bilinçli olarak bunu gerçekleştirmeyi
amaçlamaz. Doğal olarak gerçekleşen bu süreç, sürekli değişen ve gelişen dinamik
bir olgudur. Resim ve çocuk birbirlerinin ayrılmaz bir parçasıdır ve birbirlerini
anlamlandırarak tamamlarlar. Ayrıca resim etkinlikleri sonucunda çocuk iç dünyasına
açılan ve hem psikolojik hem de zihinsel gelişimi ile ilgili olarak ipuçları
veren bir pencereyi yetişkinlere sunar.
Çocukların yaptıkları resimlerin sözcüklerden daha güçlü bir ifade aracı olduğunun
keşfedilmesi 19. yüzyılın ikinci yarısında başlamıştır. Bu keşif sonucu,
çocuğun iç dünyası ile ilgili ipuçları elde etmede çocuk resimlerinden yararlanılmaya
başlandığını, çocukların yaptığı resimlerden hareketle çocuğun zekasını
ölçen ölçeklerin geliştirilmesine yönelik araştırmaların da başladığını görmekteyiz.
Özellikle 1885-1920 yılları arasındaki dönemde birçok değişik ülkede çocuk
resimlerini biriktirme, onları betimleme ve sınıfl andırma çabaları görülmüştür.
Bu dönemde, çok sayıda çocuk resmi üzerinde araştırmalar yapılmış ve resimler
çocukların cinsiyet, sosyo- kültürel yapısı ve yaşına göre birtakım özellikleri göz
önünde tutularak sınıfl andırılmıştır. Başlangıçta yapılan bu basit sınıfl andırmaların,
ilerleyen yıllarda psikoloji biliminin de yardımıyla çocuğun bilişsel, duyuşsal
ve psikomotor gelişim özelliklerine göre çeşitlendiği görülecektir.
Bu kitabın adının Çocuk Sanatının Tarihi olarak belirlenmesinde karşılaşılan
temel soru şudur; çocuk resimleri birer sanat eseri midir? Elbette çocuk resimleri
birer sanat eseri değildir. Kitabın adının oluşmasına etki eden iki temel unsur
bulunmaktadır. Bunlardan birincisi sanatın sadece yetenek değil, daha büyük bir
oranda yaratım süreci olduğudur ve çocuk bu süreci yoğun olarak yaşamaktadır.
Dolayısıyla yetişkinlerin sanatsal çalışmaları ile bu anlamda benzerlik göstermektedir.
İkincisi ise kitabın dördüncü bölümünde ele alınan ve çocuk resimlerinin
özellikle avangart sanatçıların eserleri ile olan şaşırtıcı benzerlikler taşıması kitabın
bu adı almasına neden olmuştur. Çocukların yetişkinlerden ayrı ve çok farklı
varlıklar olması çocuk resimlerinin kendi içinde ele alınması zorunluluğunu doğurmaktadır.
Kendine ait oldukça zengin bir dili bulunan bu resimler elbette yetişkin
sanatçıların eserleri ile karşılaştırılmamalıdır.
Bu kitapta çocuk resimlerini yorumlama yerine, çocuk resmini keşfetme ve
anlamlandırma çabalarının geçirdiği gelişim evreleri verilmeye çalışılmıştır. Bu
evrelere yön veren sanat eğitimcileri, psikologlar, eğitim bilimciler, filozof ve sanatçıların
görüşleri, izledikleri yollar, ortaya koydukları ve bazılarının bugün bile
geçerliliğini koruduğu görülen metotlar ele alınarak okuyucuya sunulmuştur. Disiplinlerarası
bir alan olan sanat eğitiminin tarihsel süreç içinde kısa bir bölümünün
sunulduğu bu çalışma, çocuk resimlerinin yetişkinler gözüyle anlamlandırılma serüvenidir. Sanat eğitimcileri, sanat eğitimci adayları ve konu ile ilgilenen
araştırmacılar için görsel sanatlar eğitiminin dönemsel bir kesitini ele alan bu çalışmanın
ilgililer için bir başvuru kitabı olması, arzumuzdur.
Bu kitabın düzenlenmesinde yardımlarını esirgemeyen değerli Prof. Dr. H.
Ömer ÖZDEN’e ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum. Desteği ve görüşleri ile bana
katkı sağlayan eşim Dr. Sehran DİLMAÇ’a ve kitabın kapağında yer alması için
resim yapan oğullarım Okay ve Gökmen’e de katkıları için ayrıca teşekkür ederim.