Türk Demokrasi Tarihi, Selçuk Ilgaz, Editör, Atatürk Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi, Erzurum, ss.1-23, 2024
GİRİŞ
Millî Mücadele başladığı zaman Osmanlı Devleti Demokrasi sürecinin Meşrutî Monarşi dilimini yaşamaktaydı. Padişahın yetki ve sorumluluklarının, devletin ve vatandaşın tanımının yapıldığı, bireysel hak ve özgürlüklerin yer aldığı bir anayasa mevcuttu.
Kanun-i Esasî olarak tanımlanan bu anayasa gereği halkın seçtikleri mebuslardan(milletvekili) oluşan Meclis-i Me’bûsân (Millet Meclisi-Parlamento) bir de padişahın kendi özel tercih ettiği şahıslardan oluşan Meclis-i Â’yân (Senato-Cumhuriyet Senatosu) olmak üzere iki meclis vardı.
Birinci dünya Savaşı sonrası imzalanan Mondros Mütarekesinden (30 Ekim 1918) elli bir gün sonra; Padişah VI. Mehmet Vahdettin meclise güvenmediği, işgalci devletlerin yetkilileri de meclisin varlığında rahatsızlık duyup ve düşmanca tavır sergilediklerinden dolayı, 21 Aralık 1918’de padişah anayasal yetkisine dayanarak Meclis-i Me’bûsân’ı feshetmiştir.
21 Aralık 1918’de Meclis-i Me’bûsân’nın yani halkın temsilcilerinden oluşan parlamentonun kapatılması Türk demokrasi tarihinin gelişim sürecinin askıya alınması bakımından önemli bir durumdu. |
Ana hedefleri işgalleri sona erdirip, bağımsızlığı elde etmek olan cemiyetlerin; yaptıkları kongreler, aldıkları kararlar ve oluşturulan Heyet-i Temsiliye halkın söz sahibi ve gelecek konusunda karar sahibi olması bakımından önemli gelişmelerdi. İlerleyen zaman içerisinde TBMM’nin açılması ve meclisin içerisinden bir hükümet kurulup ve bu hükümetlerin programlarını yapması, 1921 anayasasının hazırlanması, bağımsızlık savaşının kazanılması sonrası saltanatın kaldırılması, Türk demokrasi tarihi açısından oldukça kıymetli adımlar ve devrim niteliğinde gelişmelerdi.
Türk Demokrasi tarihinin gelişim süreci açısından en sıkıntılı, sorunlu ve olumsuz şartlarını içeren 1919-1922 dönemi; aynı zamanda bugün ki Türk Demokrasisinin temelini oluşturacak önemli adımların atıldığı bir dönem olma özelliğine de sahiptir.
Savaş ve işgaller her zaman insanlık için yaşanılması arzu edilmeyen olaylar ve gelişmeler olmuştur. Ancak bu olumsuz günler bilim, sanat, edebiyat, ekonomi, siyasal ve toplumsal hayatta da devrim veya devrim niteliğinde gelişmelerin önünü açmıştır. İnsanlık tarihi bunun örnekleri ile doludur. Bu örneklerden biri de Türk vatanının işgali ve Türk milletinin vatan ve bağımsızlık mücadelesidir.