Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, cilt.11, sa.44, ss.1-22, 2020 (Hakemli Dergi)
Bu çalışma özelleştirmeye ilişkin
işlemler karşısında idari yargı yerlerince
sergilenen tutumlara özgülenmiş olup
özellikle özelleştirme işlemlerinin yasal
bir dayanağa kavuşturulduğu tarih olan
1994 yılı sonrası yargı kararları üzerinde
yoğunlaşmaktadır. Öncelikle özelleştirmenin
idari yargı denetiminde ortaya çıkan usul
sorunları davacı sıfatı, davalı, görevli yargı
yeri ve kesin ve yürütülmesi gereken işlem
başlıkları altında ele alınmıştır. Bu konular
tüm yönleriyle değil özelleştirme bağlamında
problemli olabilecek başlıklar temelinde
incelenmiştir. Öte yandan, esasa ilişkin iptal
nedenleri ise kamu kaynaklarının en verimli
şekilde kullanılmaması, ihale şartnamesinin
özelleştirmeden beklenen yararları güvenceye
alacak nitelikte olmaması, rekabet ortamının
oluşturulmaması, tekelci yapının önlenmemesi
ve aleniyet ilkelerine aykırılık ve kamu
yararına aykırılık olarak gruplandırılmıştır.
Özelleştirme işlemlerinin idari yargı
denetimine ilişkin olarak ele alınan gerek
usule ilişkin gerek esasa ilişkin problemler
özellikle yargı kararları doğrultusunda
değerlendirilmiştir. İptal kararına konu edilen
idari işleme dayalı olarak gerçekleştirilen özel
hukuk işlemlerinin akıbeti, bir diğer deyişle,
özelleştirme işlemlerine ilişkin verilen iptal
kararlarının uygulanmaması sorunu ise
konunun en dikkat çeken yanıdır.
This work is allocated to the positions of
the administrative courts in Turkey as regards
to privatization practices. It mainly focuses
on judicial decisions after 1994 which is the
date when privatization has gained a legal
framework. First, the procedural issues that
arise from administrative judicial review of
privatization practices are examined within
the subtitles of legal capacity of being claimant, defendant, competent judicial authority,
final and enforceable act. On the other hand,
substantive causes of discountenance are
grouped as the non-use of public funding in
most efficient ways, tender specifications being under qualified to guarantee the benefits
expected from privatization, non-establishment of a competitive environment, ignoring
monopolistic structure, contradiction to principle of publicity and contradiction to public
welfare. Legal problems arising from aforementioned topics are evaluated with the light
of judicial decisions. The aftermath of the annulment decisions regarding the privatization
practices is the most appealing issue.