Bilirkişi Kurul Raporu


Çil V., Çiçek B., Çakır S.

Sarıkamış Asliye Hukuk Mahkemesi, ss.13, Erzurum, 2021

  • Yayın Türü: Bilirkişi Raporu / Bilirkişi Raporu
  • Basım Tarihi: 2021
  • Basıldığı Şehir: Erzurum
  • Atatürk Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Ülkemiz jeolojik konumu nedeni ile dinamik bir yapıya sahiptir. Kuzey Anadolu Fayı ve Doğu Anadolu Fayları nın varlığı nedeni ile ülkemiz bu faylarda ve bunlarla bağlantılı fay uzantılarında ortalama 25 yılda bir 6.5-7.5 büyüklüğünde depremler üretebilmektedir. Depremlerin yıkma gücü o depremin şiddeti ile belirlenir. Depremlerin şiddeti bölgenin zemin yapısı ile doğrudan ilgilidir. Yani zemini kayalık olan yerlerde depremin şiddeti, zemini alüvyon olan yerlere göre daha düşüktür. Buna örnek verecek olursak 1999 yılı Gölcük depremi 7.5 büyüklüğünde olmuştur. Zemin yapısı alüvyon olan Gölcük, Düzce, Yalova, Bolu ve Sakarya da çok ciddi zararlar vermiştir. (Bolu ovası Gölcük’e uzaklığı yakşık 200 km dir.) Ancak Gölcük ilçesinin yaklaşık 5-10 Km kuzeyinde bulunan zemini bazalt kayası olan Hereke ilçesinde bir zarara yol açmamıştır. Başka bir örnek verecek olursak 2011 yılı Van depreminin merkez üssü Van ili Tabanlı köyüdür. Büyüklüğü 6,7 dür. Bu deremin merkez üssü Tabanlı köyü olmasına rağmen volkanik kayaçlardan oluşmuş Tabanlı köyünde herhangi bir zarar oluşmamıştır. Ancak bu depremin merkez üssü olan Tabanlı köyünün 80 km güneyinde ovada olan Van ili çok zarar görmüştür. Tabanlı köyünün 30 km kuzeyinde Zilan çayının taşıdığı alüvyonlar üzerinde olan Erciş ilçesi ve Tabanlı köyüne yaklaşık 100 km uzaklıkta olan Muş ovası, Bulanık ovası ve Malazgirt ovalarında alüvyon zeminlerde depremin şiddeti yıkma gücü çok fazla olmuştur.

Yer sarsıntılarında ve patlatmalarda zeminin hakim titreşim periyodu değeri önemlidir. Sağlam kayaların olduğu zeminlerde bu değerin az olması yıkma şiddetini azaltır. Zayıf zeminlerde (alüvyonlarda) bu değer artar ver yıkma şiddeti artar. (Bkz Tablo)

Dava konusu Karakurt barajı bölgesi, MTA verilerinden alınan Jeolojik haritaları incelendiğinde dava konusu alanları da içine alacak şekilde volkanik kayaçlar içerisinde kaldığı görülmektedir.