TÜRKİYE’NİN 100 YILLIK BİRİKİMİ SERİSİ BİLİM, KÜLTÜR VE SANAT, Mustafa Oral, Editör, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, ss.1-223, 2024
İnsanlığın var oluşuyla tarihlendirebileceğimiz müzik, başlangıçta sert
cisimlerin birbirlerine çarpmasıyla elde edilen seslerle yaban hayvanlarını
korkutma ve korunma düşüncesinin yanında hemen hemen bütün sanat
dallarının çıkış kaynağı olarak düşünülen din ve buna bağlı olarak büyü ile
müzik insanoğlunun yaşamında var olagelmiştir. Doğadaki seslerin taklit etme
ihtiyacı ile birlikte vurmalı aletler dışında başka aletlerinde doğmasına sebep
olmuş ve üflemeli, telli ve yaylı vs. müzik aletleri yaşanılan dönemin
gelişmişliğine paralel olarak çeşitlenerek günümüze kadar gelmiştir. Ulus
toplumlarının meydana gelmesiyle bile birlikte doğal olarak, her ulus kendi
ulusal kültürünü oluşturmuştur. Oluşturulan ulusal kültür içerisinde oldukça
önemli bir yer alan müzik kültürü artık ulus adıyla anılmaya başlandı. Köklü ve
derin bir geçmişe sahip olan Türk müzik kültürünün ilk temsilcileri kamlar,
ardından ozan ve baksıların bugünkü temsilcileri olan aşıklar ile varlığını devam
ettirmiştir. Usta çırak ilişkisiyle süregelen Türk müzik kültürü ulus devlet
kavramıyla kurumsal bir yapıyla kurallı ve sistematik bir yapıya kavuşmuştur.
Bu çalışmamızda Türk müziğinin tarihinin başlangıcından kısaca bahsederek
cumhuriyet dönemini kapsayan çalışmaları kaynak tarama yöntemi ile
açıklamak amaçlanmıştır.