kisbu ilahiyat dergisi, sa.1, ss.9-53, 2019 (Hakemli Dergi)
Genel kabule göre milâdî 621 yılı Recep ayının 27. gecesi miʻrâc hadisesi gerçekleşmiş
olup bu yolculukta Peygamber Efendimiz Mekke’deki Mescid-i Harâm’dan Kudüs’teki
Mescid-i Aksâ’ya gelmiş ve ardından Sidre-i Müntehâ’ya yükselip huzûr-ı İlâhî’de Cenâb-ı
Allah ile görüşmüştür. Peygamber Efendimiz’in hayatında yer alan bu hadise şair ve
nâsirlerin kaleminde edebî bir neşveye bürünmüş ve miʻrâciyye ve miʻrâc-nâme türünün
ortaya çıkmasını sağlamıştır. Hz. Peygamber’le ilgili dinî edebî bir tür olan miʻrâciyyelerde
konu Hz. Peygamber’in miʻrâc hadisesidir. O’nun miʻrâcda karşılaştığı, gördüğü, tecrübe
ettiği şeyler miʻrâciyyelerde işlenmiştir. Özellikle uzun beyitlerle yazılı olan miʻrâciyyelerde
konu ayrıntılı işlenirken kısa miʻrâciyyelerde ayrıntıya girmeden miʻrâc hadisesine genel
hatlarıyla temas edilmiştir. Diğer şairlere nazaran nispeten uzun sayılabilecek bir miʻrâciyye
yazan, XVI-XVII. yüzyılda yaşamış Divan şairi ve Tezkire yazarı Riyâzî’nin
miʻrâciyyesinin tanıtılacağı bu çalışma da miʻrâciyyenin tüm beyitleri şerh edilmek suretiyle
İslâm tarihi kaynaklarında anlatılan miʻrâc ile bir şairin gönül penceresinden satırlara
dökülen miʻrâc hadisesi karşılaştırılacak ve edebiyatçı gözüyle bir miʻrâc mevzusu
anlatılacaktır.