9. Genç Pediatristler Kongresi, İstanbul, Türkiye, 31 Ekim - 02 Kasım 2024, ss.20-24
ÇOCUKLUK ÇAĞINDA DİYABET
TANI VE TEDAVİ
DİYABET NEDİR?
İnsülin sekresyonunda ve/veya insülin etkisinde bozukluğa bağlı olarak gelişen; açlık veya postprandiyal
hiperglisemiyle karakterize karbonhidrat, protein ve yağ metabolizma bozukluğuna yol açan kronik bir
hastalıktır.
DİYABET TANI KRİTERLERİ
Bazen hiçbir bulgu olmadan tesadüfen bakılan kan şekeri ile tanı konabilir.
Tanı damardan alınan kanda bakılan glukoz ile konur.
TANININ TEYİT EDİLMESİ GEREKEN DURUMLAR
Tesadüfen saptanan asemptomatik hiperglisemi
• Hafif veya atipik klinik prezentasyon
• Akut enfeksiyonlar, travma, streste saptanan hiperglisemilerde geçici hiperglisemilerin ekarte edilmesi
için kan şekeri takibi yapılmalıdır.
Tanının teyidi için açlık ve tokluk kan şekeri ve/veya OGTT gerekebilir.
Bozulmuş Açlık Glukozu; açlık kan şekerinin 100 - 125 mg/dl olmasıdır.
Bozulmuş Glukoz Toleransı; OGTT’de 2. saat kan şekerinin 140 - 199 mg/dl olmasıdır.
Çocuk ve Adolesanlarda Diyabet Sınıflaması-Etiologic Classification of Diabetes Mellitus ISPAD-2014
I. Tip 1 Diyabet (beta hücre yıkımı sonucu komplet insülin eksikliği)
A-İmmünite ilişkili
B-İdiyopatik
II. Tip 2 Diyabet (İnsulin direnci ve/veya insülin eksikliği)
III. Diğer spesifik tipler
A-Beta Hücre Fonksiyonunda Genetik Defektler MODY 1,2,3,4,5,6,7,8,9,10,11
B) İnsülin Etkisinde Genetik Defektler
C) Ekzokrin Pankreas Hastalıkları
D) Endokrinopatiler
E) İlaç veya Kimyasal Madde İlişkili
F) Enfeksiyonlar
G) Nadir İmmün İlişkili Diyabetler
H) Diyabetle Seyreden Sendromlar
IV. Gestasyonel Diyabet
Diyabet Tipi Neden Önemli?
TİP1 DİYABET
TİP 1 DİYABET GELİŞİM EVRELERİ
ÇOCUKLARDA DİYABET BULGULARI-KLİNİK
I. Klasik yeni başlangıç: poliüri,polidipsi,kilo kaybı…/akut
Sürekli susama hissi/ağız kuruluğu
Çok su içme- “suya doyamama”
Çok ve sık idrar yapma
Sınıfta sık sık tuvalete gitme
Gece idrara çıkma ve yatağını ıslatma
İştah artması
Çok yemesine rağmen kilo kaybı
Kolay yorulma ve bitkinlik
Okula devamda aksamalar ve derslerde bitkinlik
Çocukların çoğunda diyabet bulgularının süresi bir aydan kısadır.
Tanı gecikmesi durumunda:Kusma, Kussmaul solunum, letarji, ağızda aseton kokusu, karın ağrısı,
dehidratasyon, şuur bulanıklığı, koma!!
II. Diyabetik ketoasidoz (%20-60)
III. Rastlantısal farkedilmesi (nadir)
TEDAVİ VE İZLEM
İNSULİN TEDAVİSİ
– Yoğun insulin tedavisi
– İnsulin pompası
DİYET / BESLENME PLANI
– Diyabette beslenme ilkeleri
– Karbonhidrat sayımı
DİYABET EĞİTİMİ
(başlangıç, izlem, bireysel eğitim)
EGZERSİZ
PSİKOLOJİK DESTEK
Kan şekeri ölçümü ve izlemi
Günde en az 4-6 kez parmak ucundan kapiller kan şekeri ölçümü:
Hem insülin dozunu belirlemede hem de hipoglisemi/hiperglisemi için
yapılması gerekeni belirlemede yol gösterir.
Sürekli glukoz monitörizasyon yöntemleri:
Parmak ucu delinmeden şeker ölçümü sağlar.
Son yıllarda glukometerelerin yerini almakta ancak bu sistemdeki şeker
düzeyi yüksek/düşük ise parmak ucundan kan şekeri ölçümü yaparak doğrulamak
gerekir.
İNSÜLİN TEDAVİSİ
İnsülin tedavisinde amaç, eksik olan insülin hormonunu gereği kadar yerine koymaktır. İnsülin enjektörü,
insülin kalemi ve insülin pompası ile uygulanır. İnsülin buzdolabında saklanır.
İnsülin pompası son yıllarda daha sık kullanılır hale gelmiştir. Pompanın seti cilt altına yerleştirilir ve
pompadan sürekli infüzyon verilir. Bu da mecbur kalınmadıkça insülin enjeksiyonu gerektirmez.
Pompada tek bir insülin bulunur (hızlı etkili insülin). Pompa kullanımında sık kan şekeri izlemi çok
önemlidir.
Pompada herhangi bir sorun (sette tıkanıklık, cihazda problem vs.) çıkması durumunda kan şekeri hızla
yükselir ve vücutta keton oluşabilir.
BESLENME
Diyabetli çocukların enerji ve besin ihtiyacı, diyabetli olmayan yaşıtlarıyla aynıdır.
Herhangi bir besin öğesi kısıtlaması yapılmaz.
Sağlıklı beslenme ilkeleri doğrultusunda beslenmeleri hedeflenir.
Beslenmede ana öğün harici günde 2-3 kez ara öğün de olmalıdır.
Özellikle karbonhidrat sayımı yapan çocukların öğünde aldıkları karbonhidrat miktarı insülin dozunun
hesaplanmasında çok önemlidir.
Tüm diyabetli çocukların tanı sırasında ve izlemde düzenli aralıklarla beslenme eğitimi alması şarttır.
egzersiz
İnsülin etkisini arttırır ve insülin ihtiyacını azaltır.
Kan şekerini düşürür ve metabolik kontrolü sağlar.
Keton oluşumunu azaltır.
Kilo kontrolünü sağlar.
Tip1 diyabetli çocuk ve adölesan her türlü sporu yapabilir ve bu konuda desteklenmelidir.
Diyabetlinin ailesi, arkadaşları, öğretmenleri gibi destek grupları da bilgilendirilmelidir.
Özgüvenin arttırılması ve sosyalleşmesi sağlanmalıdır.
Egzersiz ile ilgili önemli noktalar
TİP1 DİYABETİN AKUT KOMPLİKASYONLARI
HİPOGLİSEMİ
Kan şekerinin; fazla insülin uygulanması, az yenmesi veya öğünlerin atlanması, tedbir alınmadan fazla
egzersiz yapılması gibi nedenlerle normal değerin altına ( <70 mg/dl) düşmesidir.
Tip1 diyabet tedavisinde en sık karşılaşılan problemdir ve gerekli müdahale yapılmadığında koma gibi ağır
durumlara neden olabilir.
HİPOGLİSEMİ TEDAVİ
AĞIR HİPOGLİSEMİ
KŞ≤ 50 mg/dl ve/veya bilinç bulanıklığı/ nöbet durumunun ortaya çıkması halinde bilinci açıksa önce basit
şeker verilmeli, tekrarlayan basit şeker uygulamasına rağmen hipoglisemi düzelmezse veya bilinç kapalı
ise zaman kaybetmeden GLUKAGON uygulanmalıdır.
TİP1 DİYABETİN AKUT KOMPLİKASYONLARI
HİPERGLİSEMİ
Kan şekerinin; yetersiz insülin uygulanması, fazla yemek yenmesi, hareketsiz kalınması/ egzersiz
yapılmaması, enfeksiyon geçirilmesi gibi nedenlerle hedeflenen değerin üzerinde olmasıdır. Hedeflenen
kan şekeri yaş grubuna göre değişir, diyabet ekibi tarafından çocuğa özel belirlenir.
HİPERGLİSEMİ
KETON VARLIĞINDA
YENİ TEDAVİLER
TİP 1 DİYABET HASTASINDA KARIN ÖN REKTUS KILIFININ ALTINA KİMYASAL OLARAK İNDÜKLENMİŞ
PLURİPOTENT KÖK HÜCRELERDEN TÜRETİLMİŞ ADACIKLARIN NAKLİ.
ÖZET
Tip 1 diyabet tedavisi için kimyasal olarak indüklenmiş pluripotent kök hücrelerden türetilmiş adacıkların
(CiPSC adacıkları) karın bölgesindeki ön rektus kılıfının altına otolog transplantasyonunun
uygulanabilirliğini değerlendiren, bir insan üzerinde yapılan ilk faz I klinik denemesinin
(ChiCTR2300072200) ön analizi olarak, bir hastadan elde edilen 1 yıllık sonuçlar raporlandı.
Hasta nakilden 75 gün sonra hasta sürekli insülin bağımsızlığına ulaştı. Hastanın hedef glisemik aralıktaki
süre oranı, nakil öncesi %43.18’den nakil sonrası 4. ayda %96.21’e yükseldi ve bu, uzun dönem sistemik
glikoz seviyelerinin bir göstergesi olan glikolize hemoglobinin, diyabetik olmayan bir seviyeye düşmesiyle
birlikte gerçekleşti.
Daha sonrasında, hasta %98’in üzerinde bir hedef glisemik aralık süresi ve yaklaşık %5 glikolize
hemoglobin ile stabil bir glisemik kontrol durumuna ulaştı.
1 yıl sonunda, klinik veriler tüm çalışma hedeflerine ulaştı ve nakille ilgili bir anormallik gözlenmedi.
Bu hastadan elde edilen umut verici sonuçlar, tip 1 diyabette CiPSC adacık naklini değerlendiren daha
fazla klinik çalışmanın yapılmasını gerektimektedir.
ÖNE ÇIKANLAR
Hastadan elde edilen adacıklar, kimyasal olarak indüklenmiş pluripotent kök hücrelerle üretildi.
Bu adacıkların karın bölgesine nakli, bir hastada başarılı şekilde yapıldı.
Hastada dışarıdan insülin kullanımına ihtiyaç duymadan glisemik kontrol sağlandı.
Hastanın 1 yıllık takip süresinde tüm güvenlik ve etkinlik klinik hedeflerine ulaşıldı.
14 KASIM DÜNYA DİYABET GÜNÜ
Bundan tam 102 yıl önce, 31 Ekim 1920'de saat 2: 00'de, Kanada'da (Londra, Ontario) bir cerrah olan
Frederick G Banting, pankreasın iç salgısını izole etmek için bir fikir tasarladı. Ertesi hafta, Toronto’da,
ünlü bilim adamı John J.R Macleod ile bir araya geldi ve bir araştırma planı geliştirdiler. Ağustos 1921'de
Banting ve bir tıp öğrencisi olan asistanı Charles H. Best, köpek pankreasından etkili bir ekstrakt
hazırladılar. Ocak 1922'de ise biyokimyacı James B Collip, insanlarda kullanım için yeterince saf olan
insülini izole etti. 23 Ocak 1922’de ise, ilk kez 14 yaşındaki Leonard Thompson’a insülin içeren serumu
vererek durumu ağır olan hastanın hızla iyileştiğini gösterdiler. Benzer şekilde Banting’e Amerika’dan
tedavi olmaya gelen Elizabeth Hughes de insülin içeren serumla hızla iyileşti ve annesine yazdığı
mektupta insülinin sağlığı üzerindeki etkisini “kelimelerle anlatılamayacak kadar harika” olarak
anlatıyordu.