WORLD WOMEN STUDIES CONFERENCE-VII, New Delhi, Hindistan, 7 - 09 Mart 2024, ss.636-642
ÖZET
Günümüzde kanser halen başlıca ölüm nedenleri arasındadır. Bunun yanında gün geçtikçe erken teşhis ve kanser tedavilerindeki gelişmeler bağlı olarak iyileşme ve hayatta kalım oranları da artmıştır. Kanser, önde gelen ölüm nedeni olmasının yanı sıra, tedavi edilse de tedavi edilmese de hayatta kalanlarda çok sayıda morbiditeye neden olmaktadır. Jinekolojik kanserler, kadınlarda görülen kanserler arasında görülme oranları nedeniyle kadın sağlığı için çok önemlidir. Dünya çapında, kadınlarda teşhis edilen tüm kanserlerin %16,5’ini jinekolojik kanserler temsil etmektedir. Jinekolojik kanserlerin kadınlar için birçok fiziksel ve psikolojik sonuçları bulunmaktadır. Bu sonuçlardan biri de cinsel işlev bozukluğudur. Jinekolojik kanserli kadınlar, tedavi sürecinde ve sonrasında gerçekleşen hormonal değişiklikleri takiben gelişen fizyolojik değişiklikler ve tıbbi müdahaleler cinselliği etkileyebilmektedir. Bu süreçte kadınlar, hem akut hem de uzun süreli cinsel işlev bozukluğu açısından yüksek risk altındadırlar. Jinekolojik kanserli kadınların büyük çoğunluğunun cinsel işlev bozukluğu yaşadığını gösteren çalışmalar mevcuttur. Chang ve ark(2023) tarafından kanser olmayan kadınlar ile jinekolojik kanser tanısı alıp iyileşen kadınlar arasında cinsel işlev bozukluğu riskini araştırmak amacıyla yapılan çalışmada; kanser türüne göre cinsel işlev bozukluğu riski en fazla over kanserinde olduğu ve over kanserini sırası ile endometrium ve serviks kanserinin takip ettiği sonucuna ulaşılmıştır Jinekolojik kanserli kadınlarda cinsel işlev bozuklukları uygulanan tedavi yöntemlerine, hastalık sürecinde ortaya çıkan psikolojik problemlere veya çiftler arasındaki iletişim problemlerine bağlı olarak ortaya çıkabilmektedir. Sonuç olarak; jinekolojik kanser tanısı alan, tedavi gören veya iyileşmiş kadınlarda cinsel işlev bozukluğu riskini artıran faktörlerin bilinmesinin önemi dikkat çekmektedir. Risk faktörlerinin bilinmesi, kadınların cinsel işlev bozuklukları yönünden değerlendirilmesi ve uygun sağlık bakım hizmetlerinin sunulması kadınların yaşam kalitesini artıracaktır. Uygun sağlık bakım hizmetinin sunulmasında hemşirelere büyük görev düşmektedir. Hemşireler güncel literatürü takip etmeli ve kadınların ihtiyaç duydukları bakımı, kanıta dayalı uygulamalar kullanarak ve bütüncül yaklaşım ile vermelidir. Anahtar Kelimeler: Cinsel fonksiyon, kadın sağlığı, jinekolojik kanser
ABSTRACT Today, cancer remains a leading cause of mortality worldwide. However, with advancements in early detection and cancer treatments, recovery and survival rates have progressively improved. Yet, cancer, irrespective of treatment outcomes, imposes various morbidities on survivors.
Gynecological cancers are particularly significant in women's health due to their prevalence among female cancer cases, representing 16.5% of all cancers diagnosed in women globally. These cancers entail numerous physical and psychological consequences, including sexual dysfunction. Physiological changes and medical interventions, including hormonal alterations during and after treatment, may affect sexuality in women with gynecological cancer. This period places women at a heightened risk for both acute and long-term sexual dysfunction. Research indicates that a majority of women with gynecological cancer experience sexual dysfunction. For instance, a study by Chang et al. (2023) examining sexual dysfunction risk among women without cancer and those diagnosed with and recovered from gynecological cancer concluded that ovarian cancer poses the highest risk of sexual dysfunction, followed by endometrial and cervical cancer, respectively. Sexual dysfunctions in women with gynecological cancer may arise from treatment methods, psychological distress during the disease course, or communication issues within relationships. In conclusion, recognizing the factors that elevate the risk of sexual dysfunction in women diagnosed with, treated for, or in remission from gynecological cancer is paramount. Identifying these risk factors, screening women for sexual dysfunction, and delivering appropriate healthcare services can significantly enhance women's quality of life. Nurses bear a significant responsibility in providing tailored healthcare services. By staying abreast of current literature and employing evidence-based practices, nurses can offer holistic care addressing women's needs. Keywords: Sexual function, women's health, gynecological cancer