Cumhuriyet Dönemi Öncesinde Basın ve Basın Özgürlüğü


Creative Commons License

Değirmenci F.

Tek Parti Döneminde Basın ve Basın Özgürlüğü, Ahmet Kızılkaya, Editör, Gazi Kitabevi, Ankara, ss.19-44, 2022

  • Yayın Türü: Kitapta Bölüm / Araştırma Kitabı
  • Basım Tarihi: 2022
  • Yayınevi: Gazi Kitabevi
  • Basıldığı Şehir: Ankara
  • Sayfa Sayıları: ss.19-44
  • Editörler: Ahmet Kızılkaya, Editör
  • Atatürk Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Türkiye‟de basın ve basın özgürlüğü konuları tarihsel olarak Osmanlı Devleti‟nin son yüzyılına damgasını vuran modernleşme süreci çerçevesinde ele alınmaktadır. Bu bağlamda, basın faaliyetlerinin başlangıç aşamalarıyla ilgili yapılan birçok çalışmada dönemin siyasal, toplumsal, kültürel atmosferinin de etkisiyle basına modernleĢme sürecinin önemli bir unsuru ve tetikleyicisi olma misyonu verildiği görülmektedir (Ahmad, 1995; Lewis, 1996; Zürcher, 1998; Hanioğlu, 2006; Mardin, 2008). Söz konusu süreçte yayın hayatına giren ilk gazeteler vesilesiyle toplum bir yandan yeni fikirler ve düşünce akımlarıyla tanışabilmiş, öte yandan eleştiri olgusu gelişmeye başlamıştır. "Temel hak ve özgürlükler‟ kategorisinde yer alan "düşünce ve ifade özgürlüğü‟ ile "basın özgürlüğü‟ gibi meseleler esasında "demokrasi‟ kavramı etrafında dönen tartışmalar ekseninde şekillenmektedir. Demokrasi kavramı ise kökeni itibarıyla Antik Yunan'a dayanmakla birlikte, modern anlamda siyasal bir rejim olarak sistematize edilişi, Batı Avrupa‟dan başlayarak yaygınlaşan tarihsel/toplumsal dönüşümlerin yoğunlaşıp hızlandığı 18. yüzyıla karşılık gelmektedir (Dahl, 1993; Schmidt, 2002; Finley, 2003). Bu bağlamda, feodalizmin çözülmesiyle başlayıp merkezi devletlere ve sonrasında ulus-devletlere giden kapitalist gelişim sürecinde, siyasal ve toplumsal yaşamda belirleyici sonuçları olan Fransız Devrimi'nin özel bir yeri bulunmaktadır. Bu devrimden sonra oluşmaya başlayan ve genel ifadeyle insan hakları, eşitlik ve hukuk nosyonlarıyla biçimlendirilen "yeni düzen‟, kendine özgü siyasal yapı/kurum ve iktidar ilişkilerini de beraberinde getirmiştir (Yılmaz, 2003; Poggi, 2005; Köker, 2008). Siyasal, toplumsal ve kültürel hayatta büyük dönüşümlerin oluşmasına neden olan bu ilişkiler, sadece Batılı devletlerle sınırlı kalmayıp dünyanın büyükçe bir bölümünde önemli etkiler doğurmuştur. Osmanlı Devleti de söz konusu dönüşüme kayıtsız kalamamış, modernleşme/Batılılaşma kapsamında çeşitli girişimlerde bulunmaya başlamıştır. Osmanlı yönetiminin 19. yüzyıl itibariyla yürürlüğe soktuğu Tanzimat, Islahat ve Meşrutiyet girişimleri bu bağlamda değerlendirilebilir. Tüm bu girişimler, Osmanlı Devleti‟nin yanı başındaki Avrupa‟dan bir biçimde etkilendiğinin açık işaretleridir. Padişah otoritesinin mutlaklığı karşısında iktidarın bölünmesini isteyen bu girişimlerin sonucunda, Osmanlı‟nın siyasal ve toplumsal algı düzeyinde derin dönüşümlerin meydana geldiği görülmüştür (Ortaylı, 2002; Deringil, 2007, 2005; Mardin, 2008). "Osmanlı-Türk modernleşmesi‟ olarak da ifade edilen (Mardin, 2008) bu dönüşümler, bir imparatorluk bakiyesi olarak kurulan Cumhuriyet‟in de temellerini atmıştır. 1923‟te kurulan Cumhuriyet‟le beraber Batılılaşma bir kültürel devrim olarak devlet politikası haline gelmiştir. Ancak bu kültürel devrime de yön veren siyasal düzeydeki köklü paradigma değişikliği, kendisine hedef olarak koyduğu Batılılaşma ekseninde şekillenememiş ve Batı tarzında kurum ve kuralların ihdas edilmesine olanak sağlanamamıştır (Kadıoğlu, 1999; Koçak, 2009). Bir başka deyişle, Batılılaşma ekseninde yaşanan kültürel devrimin bir benzeri siyasal düzeyde yaşanamamış ve siyasal devrim olarak nitelenen süreç, biçimselliğin ötesine geçememiştir. Bu anlamda, demokrasi, hukuk, insan hakları, basın özgürlüğü gibi temel kavramlar 1923'ten sonra büyük oranda biçimsel olarak ifade edilme olanağı ve yasal olarak düzenlenebilirlik kazanarak var olabilmiş, fakat pratiğe aktarılma noktasında sorunlar yaşanmıştır. Söz konusu sorunların yoğunlaştığı başlıca alanlardan biri de basın-iktidar ilişkileridir. Siyasal iktidarların basın özgürlüğü karşısındaki tutumları Türkiye‟de basın karşısındaki temel yaklaşımı oluşturmuştur. Bu bağlamda, Türkiye'de basın ve basın özgürlüğü sorunsalını analiz edebilmede konunun başlangıç aşamalarını oluşturan Cumhuriyet dönemi öncesindeki ilgili gelişmeleri irdelemek büyük bir önem taşımaktadır.