13th International Zeugma Congress on Scientific Research, Gaziantep, Türkiye, 24 - 26 Şubat 2025, ss.12-23, (Tam Metin Bildiri)
Kamu yönetimi,
devletin toplumsal ihtiyaçları karşılama, kaynakları etkin kullanma ve kolektif
hedeflere ulaşma süreçlerini düzenleyen çok disiplinli bir alandır. Modern
toplumların karmaşık yapısı ve küresel sorunların artmasıyla birlikte, kamu
yönetiminin rolü ve önemi giderek artmaktadır. Bu disiplin, sadece devletin
işleyişini anlamakla kalmayıp, aynı zamanda vatandaşların yaşam kalitesini
artırma, sosyal adaleti sağlama ve sürdürülebilir kalkınmayı destekleme gibi
kritik görevleri de üstlenmektedir. Bu bağlamda, kamu yönetimi disiplinindeki
kuramsal tartışmaların ve paradigmaların incelenmesi hem akademisyenler hem de
uygulayıcılar için hayati önem taşımaktadır.
Bu çalışmada, kamu
yönetimindeki temel kuramsal tartışmaları tarihsel bir perspektifle
inceleyerek, disiplinin geçirdiği paradigma değişimlerini ve bu değişimlerin
sosyo-politik bağlamını ele almaktadır. Kamu yönetiminin, antik Yunan'dan
modern bürokratik sistemlere uzanan evrimi boyunca, verimlilik-demokrasi,
merkeziyetçilik-yerinden yönetim ve devlet-piyasa dengesi gibi temel
tartışmaların odağında yer aldığı belirtilmektedir.
Bu çalışma
kapsamında, klasik kuramlar ve bürokrasi paradigması ayrıntılı bir şekilde
incelenerek, Max Weber'in rasyonel bürokrasi modeli, Woodrow Wilson'ın
siyaset-yönetim ayrımı ve Frederick Taylor'ın bilimsel yönetim ilkeleri gibi
temel kavramlar ele alınmaktadır. Bu yaklaşımların zaman içindeki eleştirileri
ve alternatif teorilerin ortaya çıkışı değerlendirilmektedir.
20. yüzyılın
ortalarında yaşanan modernizm ve yeni paradigma arayışları bağlamında, Herbert
Simon'ın sınırlı rasyonellik teorisi, sistem teorisi, Yeni Kamu Yönetimi
Hareketi ve kamu tercihi teorisi gibi yaklaşımların disipline getirdiği
yenilikler ve tartışmalar analiz edilmektedir. Özellikle, Yeni Kamu Yönetimi
Hareketi'nin sosyal adalet ve vatandaş katılımı vurgusu ile kamu tercihi
teorisinin piyasa temelli eleştirileri arasındaki gerilimler üzerinde
durulmaktadır.
Bu çalışmada ayrıca,
günümüzde dijitalleşme, iklim krizi ve küresel eşitsizlikler gibi yeni
zorlukların kamu yönetimi kuramlarını yeniden sorgulamaya zorladığı
belirtilmektedir. Dijital çağda yönetişim ve yapay zekanın kamu yönetimi
üzerindeki etkileri gibi konulara değinilerek, geleceğe yönelik öngörüler
disiplinlerarası bir bakış açısıyla değerlendirilmektedir. Sonuç bu çalışmanın
ana fikri, kamu yönetiminin tarihsel süreç içerisindeki kuramsal gelişimini ve
geçirdiği evreleri, temel tartışmalar ve paradigma değişimleri üzerinden
inceleyerek disiplinin gelecekteki olası yönelimleri için bir çerçeve
sunmaktır.
Anahtar
Kelimeler: Kamu
Yönetimi, Bürokrasi, Yeni Kamu İşletmeciliği, Yönetişim, Dijital Yönetişim
Public administration is a multidisciplinary field that regulates state
processes to address social needs, allocate resources efficiently, and achieve
collective goals. As modern societies become increasingly complex and global
challenges intensify, the role and significance of public administration
continue to grow. Beyond understanding state functions, this discipline plays a
critical role in enhancing citizens' quality of life, ensuring social justice,
and promoting sustainable development. Examining theoretical debates and
paradigm shifts in public administration is essential for both scholars and
practitioners.
This study explores the foundational theoretical discussions in public
administration from a historical perspective, analyzing paradigm shifts and
their socio-political contexts. Throughout its evolution—from ancient Greece to
modern bureaucratic systems—public administration has been shaped by
fundamental debates such as efficiency versus democracy, centralization versus
decentralization, and the state-market balance.
The study examines classical theories and the bureaucratic paradigm in
detail, discussing key concepts such as Max Weber’s rational bureaucracy model,
Woodrow Wilson’s politics-administration dichotomy, and Frederick Taylor’s
principles of scientific management. It also evaluates critiques of these
approaches and the emergence of alternative theories.
In the mid-20th century, modernist approaches and the search for a new
paradigm introduced innovations such as Herbert Simon’s theory of bounded
rationality, systems theory, the New Public Management (NPM) movement, and
public choice theory. This study highlights the tensions between NPM’s emphasis
on social justice and citizen participation and the market-based critiques of
public choice theory.
Additionally, contemporary challenges such as digitalization, the
climate crisis, and global inequalities necessitate a reevaluation of public
administration theories. This study explores governance in the digital age, the
impact of artificial intelligence on public administration, and
interdisciplinary perspectives on the future of the field.
In conclusion, this study provides a comprehensive framework for
understanding the historical development of public administration by analyzing
key theoretical debates, paradigm shifts, and emerging challenges. It offers
insights into the discipline’s potential future directions in response to
evolving societal needs.
Keywords: Public Administration,
Bureaucracy, New Public Management, Governance, Digital Governance