Bilgin, Ankara, 2014
SUNUŞ
Atatürk Üniversitesi; Atatürk’ün 1937’de dile getirdiği
ancak 20 yıl sonra gerçekleşen bir rüya…
Üç büyük ilimiz dışında, Anadolu’da kurulan ilk üniversitelerden biri, ülkemizin 7. üniversitesi ve Cumhuriyetin en büyük eğitim kurumlarından biri olma ayrıcalığını taşıyan Atatürk Üniversitesi 1957 yılında kurulmuştur. Yaklaşık 60 yıllık eğitim-öğretim misyonunun yanı sıra bölge üniversitesi olarak hizmet vermiş olan Atatürk Üniversitesi, bilimsel ve sosyal projeleriyle her platformda adını taçlandırmaya devam etmektedir. Ülkemizdeki üniversitelere bakıldığında Fen bilimleri üniversitelerin vitrini gibi görülmektedir. Ancak Atatürk Üniversitesi için bu durumun biraz farklı olduğunu söylemek mümkündür. Üniversitemiz Bünyesinde Temmuz 1973’te kurulan Arkeoloji Bölümü, öncülük ettiği kazı ve araştırmalar ile birbirinden değerli akademisyenleriyle adını duyurmayı başarmıştır. Arkeoloji camiasında halen “Erzurum Ekolü” olarak anılmaya devam eden Atatürk Üniversitesi Arkeoloji Bölümünün kurucu hocalarından Emekli Prof. Dr. Tomris BAKIR kuruluş sürecinin heyecanını şu ifadelerle anlatmaktadır: “1973 Haziran sonlarında altı yıl süren doktora eğitimimi tamamlayıp Heidelberg’den Ankara’ya döndükten sonra, mecburi hizmetimden dolayı tayinim için baş vurduğum Milli Eğitim Bakanlığı, “..Üniversitelerde boş kadro yok sizi Bodrum Arkeoloji Müzesine uzman olarak atayalım..” demişti. Bu teklifi kabul etmedim ve yeni kurulan Üniversitelerin araştırılmasını önerdim. Bir hafta sonra Bakanlıktan beni çağırdılar ve Erzurum Atatürk Üniversitesi sizi kabul ediyor dediler. 3 Temmuz 1973 günü Ankara’dan otobüse binerek, 14 saatlik yolculuktan sonra Erzurum’a geldim. Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Profesör Hüseyin Sesli ile görüşmek için odasına gittim. Fakültede henüz Arkeoloji Bölümü olmadığını ve benim tayinimle birlikte bu bölümü kurabileceklerini söyledi. Erzurum’da ilk günüm böyle başladı. Bana misafirhanede yer gösterdiler, “yarın göreve başlayın” dediler. Ertesi gün Fakülteye geldiğimde, Fakülte binasının alt katında bir oda gösterdiler ve işte burası Arkeoloji Bölümünün odası dediler. Odaya girdim. Bir masa, bir koltuk ve masanın üzerinde yuvarlak, plastik, şeffaf bir kutuda toplu iğneler vardı. Masaya oturdum. Perdesiz pencereye baktım ve düşünmeye başladım: "Nasıl bir program yapmalıydım? Arkeoloji Bölümünü kurmak için nelere gereksinim vardı?". Çantamdan not defterimi ve kalemimi çıkarıp yazmaya başladım: Acilen kitap siparişi…Derslerde kullanılacak slaytları oluşturmak için donanımlı bir fotoğraf laboratuvarı… Tek başıma yürütemeyeceğim için Dekanlıktan ve Rektörlükten Bölüm için kadro talebi…" İlk iki gereksinim o zamanki rektör Profesör Kemal Bıyıkoğlu’nun desteği ile hemen işleme girdi. Almanya’da Wassmuth Yayınevi ile anlaşıp, yüzlerce kitap siparişlerini verdik. Kısa süre sonra 91 adet periyodik yayın (çoğu ilk sayıdan itibaren) ve çok sayıda kitap kolilerle geldi. Fotoğraf laboratuvarını da oluşturduk. Kadro talebi zaten kabul edilmişti ve askerlik görevlerini tamamlayan Fahri Işık, Abdullah Yaylalı, Güven Bakır, Erol Atalay (kendisini 1988 yılında kaybettik), Hayat Erkanal ve Altan Çilingiroğlu birbiri ardı sıra bölüme katıldılar. Hepimizin kadrosu Dr. Asistan olduğu için, Bölüm Başkanı olarak Sanat Tarihi Profesörü Rahmi Hüseyin Ünal atanmıştı. Aramızdan Fahri Işık kısa sürede doçent olup Bölüm Başkanlığını üstlendi. 1975/1976 ders yılında, rektörlük sürpriz bir kararla size öğrenci alacağız dedi. Ders programlarını oluşturduk. Ne de olsa genç, dinamik ve heyecanlı bir kadromuz vardı. Gece-gündüz ve hafta sonları fotoğraf laboratuvarında bizzat çalışıp, dersler için zengin bir slayt arşivi oluşturduk. Kasım 1975 tarihinde Üniversite eğitime başladığında bize de 65 öğrenci kayıt yaptırmıştı. Bu öğrenciler kurmuş olduğumuz zengin kütüphanemizin de desteği ile başarılı bir şekilde eğitimlerini tamamladılar ve sonradan çoğu Müzeler Teşkilatında kariyer yaptı.” Artık lokomotif hareket etmişti… 1977-1978 eğitim öğretim yılında Sanat Tarihi Bölümü kurulmuştu. Aynı doğrultuda çalışmalarını sürdüren iki bölüm, YÖK kararıyla 1982-1983 eğitim öğretim yılında Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü olarak aynı çatı altında birleşmiştir. 1999 yılına kadar devam eden bu birlikteliğin ardından iki bölüm yeniden ayrılarak akademik çalışmalarına devam etmiştir. “Birimsel” olarak ayrılsalar da “Bilimsel” olarak faaliyetlerine devam eden bölümlerimiz günümüze değin bu birlikteliği her yıl düzenledikleri “Arkeoloji ve Sanat Tarihi Günleri” organizasyonuyla göstermektedirler. İlk dönem ve onu izleyen süreç mezunlarının bir çoğu akademisyenliği tercih ederek bugün ülkemiz üniversitelerindeki arkeoloji bölümlerinin bir çoğunda kurucu misyon üstlenmiştir. Bu nedenle Atatürk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü “bölümler kuran bölüm” sıfatıyla anılmaya değerdir. 1978 yılında başlayan Kaleköy kurtarma kazılarının akabinde Sos Höyük, Patara ve Kyzikos bölümümüzün ilk kazıları olmasının yanında, Türk Arkeolojisi için önemli kazı projeleridir. Aynı süreçte bölüm öğretim üyeleri tarafından gerçekleştirilen yüzey araştırmaları bölgenin arkeolojik ve kültürel varlıklarının belirlenmesine de öncülük etmiştir. Erzurum Arkeoloji Ekolünün ikinci ve üçüncü kuşak akademisyenleri Atatürk Üniversitesi’nin yanı sıra bugün ülkemizin birçok üniversitesinde çalışmalarına devam etmektedir. Bu hocalar doğudan batıya birçok bölgede devam eden arkeolojik kazı ve yüzey araştırmaları ile arkeoloji camiasında önemli işlere imza atmaya devam etmektedirler. Anadolu Arkeolojisinde 40 yıllık bir sürece tanıklık eden ve gelişiminde önemli bir yere sahip olan bölümümüz, bu potansiyelini, çeşitli tarihlerde çatısı altında görev yapmış ve hala Anadolu Arkeolojisi için önemli isimler olan bilim insanlarına borçludur.
Bu düşünceden hareketle, Üniversitemiz Arkeoloji Bölümü bünyesinde başlayan veya devam eden kazı ve araştırma projelerinin yer aldığı bu çalışma sadece bölümümüzün prestiji açısından değil, Arkeoloji biliminin her kesimini ilgilendiren bir kaynak olması açısından da önemlidir. Çalışma içerisinde kuruluş döneminden itibaren Arkeoloji ve Sanat Tarihi bölümleri bünyesinde başlayan veya devam eden kazı çalışmaları birinci bölümü oluştururken, ikinci bölümde yüzey araştırmalarına, üçün bölümde ise bölümler bünyesinde çıkarılan yayınlara yer verilmiştir. Bölümlerde yer alan yazılar kendi içerisinde çalışmanın başladığı tarihe göre sıralanmıştır. Kitabın içeriği gereği, katılımcıların çalışmaları, herhangi bir hakem kurulu değerlendirmesine tabi tutulmamıştır. Bu yüzden makalelerdeki tüm tanımlama, örnekleme, karşılaştırma, yorum, yargı, değerlendirme, görsel seçimi vb. bilimsel ve teknik içerikten doğrudan yazarlar sorumludur.
Bu çalışmanın hayata geçmesinde öncelikle Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Hikmet KOÇAK, Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Dilaver DÜZGÜN, Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof.Dr. Mehmet KARAOSMANOĞLU’na maddi ve manevi destekleri, sundukları fırsatlar ve Arkeoloji bilimine olan olumlu ve gelişimci bakış açılarından dolayı sonsuz minnettarlığımızı sunarız. Bununla birlikte bölümümüzün 40 yıllık serüvenine şahitlik eden ve yayınlarıyla bu çalışmaya katkıda bulunan değerli akademisyenlere ve çalışma arkadaşlarımıza da bölümümüz adına teşekkür ederiz. Ayrıca tüm çalışmaların yayın standardına uygun hale getirilmesi aşamasında yardımlarını esirgemeyen yüksek lisans öğrencileri Hüseyin DÜLGER, Mustafa YILDIZLI, Gülşah ÖZTÜRK, İsmail AKKAŞ ile lisans öğrencisi Halil ÖZKAN’a emeklerinden dolayı teşekkür ederiz.
Bu çalışma, Atatürk Üniversitesi’ne ve onun bünyesinde 40 yıllık saygınlığıyla Arkeoloji Bölümü’ne hizmet edenlere “Saygı Duruşu”dur.