Dijital Çağda İletişim Araştırmaları ve Medya Araştırmaları, Erhan Eroğlu, Birgül Taşdelen, Editör, Eğitim Yayınevi, İstanbul, ss.119-133, 2020
İnsanlar topluluk halinde yaşamaya başladığından beri değişimlere, problemlere, adaletsizliklere, yöneticilere, elitlere, ekonomik şartlara farklı yöntemlerle
tepki vermiştir. Tepkiler bazen yalnızca ses duyurmaya yönelik olurken, bazen
sınıf mücadelesi şeklinde bazen de örgütlü isyanlar şeklinde görülmüştür. Toplumlarda zaman zaman büyük değişimlere sebep olan tepkiler, dünya çapında
etkisini gösteren toplumsal hareketleri doğurmuştur. Bu hareketler, toplumsal
yapılar üzerinde iz bırakarak toplumları dönüştürme etkisine sahiptir. Toplumsal
hareket olan her yerde de çatışmanın izlerini görmek mümkündür. İşte bu nedenle
bir toplumsal yapıyı anlayabilmek için hareketlerin düşünsel arka planının kavranması gereklidir.
Toplumda oluşan problemlere, aksak yönlere dikkat çekmek amacıyla kurum
ve kuruluşlara baskı yapan grup hareketlerine veya toplumsal hareketlere aktivizm denir. Toplumsal sorunları düzeltme amacı taşıyan aktivist hareketler, farklı
eylem türleri ile kendini göstermektedir. Protesto, gösteri, miting, grev gibi birey
veya grup desteğini gerektiren toplumsal hareketler, toplumların gelişmişlik düzeyine, ekonomik durumuna, siyasal sistemine hatta medya yapısına bağlı olarak
değişkenlik göstermektedir.
Geleneksel medya ile birlikte yeni medya ortamlarının doğuşu aktivist hareketlerin şekil değiştirmesine ve bu ortamların siyasal iletişim aracı olarak kullanımına imkan vermiştir. Geleneksel ortamın sınırlılıkları internetle birlikte
ortadan kalkmış, böylece aktivist hareketlerde örgütlenme ve koordinasyon hız kazanmıştır. Ayrıca sosyal medya ortamları, e-postalar, bloglar, e-imza siteleri
gibi ortamlarla aktivizm dijital bir boyut kazanmıştır. Böylece kolektif toplumsal
hareketler yeni bir tarza bürünmüş, dijital platformlar örgütlenme ve ses duyurma
aracı olarak farklı bir kamusal alan oluşturmuştur.