31. Ulusal Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Kongresi, İzmir, Türkiye, 17 - 20 Mayıs 2022, ss.362
Amaç: Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB), çocuk ve ergenlerde en sık görülen
nörogelişimsel bozukluklardan biridir. DEHB’de birçok alanda işlevsellikte bozulma olduğu ve
bu bozulmanın erişkinlik çağında da devam edebileceği bilinmektedir. COVID-19
pandemisinin ruh sağlığı üzerindeki etkisi üzerine araştırmalar, DEHB'li gençlerin okul, aile ve
sosyal yaşam işlevselliklerindeki bozulmanın artışına işaret etmektedir. Çalışmamızda,
COVİD-19 pandemisi döneminde, DEHB tanılı ve sağlıklı çocuklar arasında işlevsellikte
bozulmanın karşılaştırılması amaçlanmıştır. Metod: Pandemi süresince polikliniğimize
başvuran DEHB tanılı 12 – 18 yaş aralığındaki 52 çocuk ve ebeveynleri ile aynı yaş aralığındaki
52 sağlıklı kontrol grubu çalışmaya dahil edilmiştir. Çalışmaya katılan ebeveynlere
sosyodemografik veri formu, Weiss İşlevsellikte Bozulma Ölçeği Ebeveyn Formu, Alabama
Ebeveyn Davranışları Ölçeği, Güçler ve Güçlükler Ölçeği - Ebeveyn Formu; çocuklara ise
Weiss İşlevsellikte Bozulma Ölçeği - Özbildirim Formu ve Ergenlerde Kısaltılmış Duygu
Dışavurum Ölçeği doldurulmuştur. Bulgular: DEHB’li çocukların Weiss İşlevsellikte Bozulma
Ölçeği öz-bildirim ve ebeveyn formlarında hem tüm alt kategorilerindeki skorlar hem de total
skorlar kontrol grubuna kıyasla istatistiksel açıdan anlamlı olarak daha yüksek bulunmuştur.
Yine DEHB’li grupta Alabama Ebeveyn Davranışları Ölçeği tutarsız disiplin ve zayıf
ebeveynlik takibi alt puanları, Ergenlerde Kısaltılmış Duygu Dışavurum Ölçeği Sinirlilik alt
puanı anlamlı olarak daha yüksek bulunmuştur. Ayrıca işlevsellikteki bozulmanın ebeveyn
davranışları, güç ve güçlük skorları ve yüksek duygu dışavurumu ile ilişkili olduğu tespit
edilmiştir. Sonuç: DEHB’li olguların günlük yaşam aktivitelerinde birçok işlevsellik alanında
zorluk yaşadığı bulunmuştur. Bu durum DEHB’li olguların pandemi sırasında ve sonrasında
akranlarına kıyasla daha fazla desteğe ihtiyaç duyduğunu göstermektedir. Gerekli desteğin
amacına uygun şekilde verilebilmesi için işlevsellikteki bozulma ile ilişkili olan bireye ve aileye
ait faktörlerin tespit edilmesi önem arz etmektedir.