Dental Kompozitlerde Kontaminasyon Sonrası Bağlanma Dayanımı


Creative Commons License

Gündoğdu İ., Özakar N.

9 th International Hippocrates Congress on Medical and Health Sciences, Adana, Türkiye, 9 - 10 Ekim 2023, ss.51-52, (Özet Bildiri)

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Adana
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.51-52
  • Atatürk Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

                             Dental Kompozitlerde Kontaminasyon Sonrası Bağlanma Dayanımı

 

Amaç: Dental kompozit rezinler diş hekimliğinde sıklıkla kullanılan restoratif materyallerden biridir. Kompozit rezinlerin kullanımıyla ilgili temel dezavantajlardan biri, sınırlı bir polimerizasyon derinliğinin üstesinden gelmek için tabakalı yerleştirme tekniğinin kullanılması gerekliliğidir. Tabakalama tekniği uygulanırken, ardışık katmanların yüzeyi ağız ortamında havaya maruz kalır ve ışık ışıması boyunca havadaki oksijenin mevcudiyeti, rezin kompozitin en üst yüzeyinde rezin açısından zengin polimerleşmemiş bir monomer tabakası oluşmasına sebep olur, bu tabaka ‘oksijen inhibisyon tabakası’ olarak adlandırılır.  Oluşan bu oksijen inhibisyon tabakası yeni eklenecek olan kompozit tabakasının polimerize olmuş kompozite kolayca adapte olmasını sağlar. Yeni yerleştirilmiş ve polimerize edilmiş kompozitin  nem kontaminasyonu, kompozit tabakaları arasındaki bağa aracılık eden oksijen inhibisyon tabakasını bozar, tabakalanacak diğer kompozitlerin bağlanma gücünü olumsuz etkiler. Eldivenlerden kaynaklanan tükürük, kan ve kimyasal bileşikler gibi her türlü kirletici, alt tabaka ile eklenen tabaka arasındaki bağlanma özelliklerini etkileyebilir. Polimerize edilmiş kompozitin kontaminasyonu sonrasında uygulanması önerilen farklı yüzey temizleme prosedürleri mevcuttur.

Amaç: Çalışmamızın amacı kompozit tabakalama işlemi sırasında polimerize edilmiş kompozit yüzeyinin kan ve tükürük ile kontaminasyonu sonrasında uygulanacak farklı yüzey temizleme işlemlerinin oksijen kompozit tabakaları arasındaki bağlanma gücüne olan etkisini incelemektir.

Materyal – Metod: Bu çalışmada tek çeşit mikrohibrit kompozit rezin kullanılmıştır. Çalışma grupları yüzey kontaminasyonu açısından 3 gruptan; kontaminasyon yok (kontrol grubu) grubu, kan ile kontaminasyon grubu ve tükürük ile kontaminasyon grubu olmak üzere oluşmaktadır. Her kontaminasyon grubu kendi içinde dekontaminasyon prosedürüne göre 3 alt gruba ayrılmaktadır (n=10), bunlar; temizlik yok (kontrol) grubu, su spreyi ile temizlemenin ardından adezivin uygulandığı “su spreyi + adeziv” grubu ve fosforik asit uygulanmasının ardından adezivin uygulandığı “fosforik asit + su spreyi + adeziv” grubudur. Gruplara göre hazırlanan örneklerde tabakalar arası bağlantı kuvveti makaslama bağlanma dayanımı olarak ölçülmüştür.

Bulgular: İstatistiksel analiz sonuçlarına göre “kontaminasyon türü” ve “dekontaminasyon prosedürü” faktörleri arasında bir etkileşim mevcut değildir. Yani kontaminasyon türünün bağlantı dayanımı üzerindeki etkisi yüzey temizleme işleminin çeşidinden bağımsız olarak aynıdır ve hiçbir kontaminasyonun olmadığı kontrol grubuna göre daha düşüktür. En yüksek bağlantı dayanımı kontaminasyonun olmadığı kontrol grubunda hiçbir dekontaminasyon prosedürünün yapılmadığı durumda (Grup 1= 29,2230 (3,5)) elde edilmiştir. En düşük bağlantı dayanımı ise kan ile kontaminasyonun olduğu ve asitle yüzey temizleme işleminin uygulandığı grupta (Grup 9= 7,9458 (4,9)) elde edilmiştir.

Sonuç: Klinik prosedürler sırasında tükürük veya kanla kontaminasyon bağlanma gücünü olumsuz etkiler. Optimum bir rezin-rezin bağlantısını sağlamak için en önemli faktörün, uygun izolasyon ile herhangi bir tükürük veya kan kontaminasyonunu önlemek olduğunu belirtmekte fayda vardır. Klinisyenler kontaminasyondan kaçınmalı ve bu gerçekleşirse, kabul edilebilir bağ mukavemeti elde etmek için en optimum dekontaminasyon önlemlerini uygulamalıdır. En uygun Dekontaminasyon yönteminin belirlenebilmesi için bu alanda daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.

Anahtar kelimeler: Kompozit rezin, kontaminasyon, dekontaminasyon