Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Dergisi, cilt.0, sa.41, ss.35-47, 2018 (Hakemli Dergi)
Öz
Tarihsel süreçte yaşanan önemli olayların ya da iz bırakmış karakterlerin kentsel mekânda görünür kılınmalarına, hatırlanmalarına ve geleceğe aktarılmalarında görsel bir araç olarak kullanılan anıt heykeller, sanatın değişken ve devrimci yapısına uygun biçimde kendi dinamiklerini yenileme ihtiyacı duymaktadır. Yaşanan değişimleri kendi sanat pratiğine entegre edebilen ve bu yeni gereksinimleri anıt heykel düzleminde uygulayabilen sanatçılardan biri olan Dani Karavan, kendine özgü bir anıt dili geliştirmiştir. Anıtın hikâyesini ya da karakterlerini klasik mantıkla değil, deneyimlenen ve içine dâhil eden bir anlayışla aktaran Karavan, insan-yapıt arasındaki dokunsal ve duygusal sınırları genişletmiş, kompozisyonu mekânla bütünleştirerek, yapıtlarını o yere özgü üretmiştir. Sanatçının ütopyasının bir parçası olan, bağlamın, belleğin, kentsel çevrenin, doğanın ve toplumsal dinamiklerin yapıta dâhil edilmesi sonucu üretilen anıtlar, izleyiciyi aktif katılıma davet eden plastik bir deneyim ve paylaşım alanına dönüşmektedir. Bu yaklaşımlar Karavan’ın yeni bir anıt metodolojisi geliştirmesine olanak tanımıştır. Anıt tasarım yöntemlerinin bu bağlam üzerinden yeniden gözden geçirilmesi, hem kamusal alanları kullanım ve biçimlendirme, hem de niteliksiz ve tekdüze anıt üretiminin önüne geçilmesine yardımcı olacaktır.
Anahtar kelimeler: Anıt, Mekâna Özgü Heykel, Bellek, Dani Karavan