ULUSLARARASI MEVLİD-İ NEBİ SEMPOZYUMU, Ankara, Türkiye, 29 Eylül 2021
2019’da Çin’in Hubei bölgesinin Wuhan kentinde nedeni
bilinmeyen bir viral pnömoni olarak tanımlanan Koronavirüs
(Covid-19) bir solunum yolu hastalığı olduğu Dünya Sağlık Örgütü tarafından 11 Mart 2020’de ilan edilmiştir. Kısa bir sürede dünyaya yayılan Koronavirüs (Covid-19) salgını, küresel bir
afet hâline gelmiştir.1
Koronavirüs (Covid-19) salgını, benzer
pandemi örneklerinden farklı olarak çok hızlı yayılma ve kitlesel insan kayıplarına yol açmaktadır. Ayrıca bu salgın ulaşımdan
iletişime, ekonomiden siyasete, bireysel hak ve özgürlüklerden
kamusal hizmetlere kadar tüm alanlarda tahribata yol açmaktadır.2
Koronavirüs (Covid-19) kaynaklı krizin mevcut hâliyle
yarattığı tehdidin bireyden ulusal yapılanmalara, devletlerden
uluslararası sistemin yapısı ve işleyişine kadar çeşitli yansımaları olmaktadır.3
Dinî ve tıbbi öğretilerinin dışında hiçbir savunma
sistemlerinin engelleyemediği Koronavirüs (Covid-19) salgını,
ekonomi ve teknolojide ilerlemiş ülkeleri de dize getirebilmiştir.
Devletlerin ekonomik sistemleriyle birlikte, eğitim, uluslararası
ilişkileri, işbirlikleri ve dünyadaki tüm etkileşim alanlarını sarsmakla kalmayıp tüm bu durumları belirsizlikle dolu bir sürece
itmektedir. Devletlerin salgının yayılmasını önlemek amacıyla
1 Mahmut Özer - Eren Suna, Küresel Salgının Anatomisi: COVID-19 Salgını
ve Eğitim (Ankara: TÜBA, 2020), 175-176; Feim Gashi̇, “Koronavirüse Yakalanmış Kişilerde Tedavi Döneminde Dini Başa Çıkmanın Etkisi”, Pamukkale Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 7/1 (30 Haziran 2020), 91-92.
2 Muhammed Kızılgeçit vd., “Salgın Sürecinde Sahada Olanlar:Vefa (Diyanet,Meb. Emniyet ve Sağlık Çalışanları): Yardımda Bulunanlar ve Yardım
Alanlara Yönelik Bir Çalışma”, Koronavirüs Salgını Sürecinde Vefa (Ankara: DİB, 2021), 9-10.
3 İbrahim Arslan - Soner Karagül -, “Küresel Bir Tehdit (COVID-19 Salgını)
ve Değişime Yolculuk”, Üsküdar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 10
(24 Haziran 2020), 4-5.
P E Y G A M B E R İ M İ Z V E V E F A T O P L U M U
843
sınırlarını kapatması ve her devleti kendi başının çaresine bakmaya itmesi, küresel bir ağ oluşturan ekonomik krizi derinleştirmektedir.1
Küresel bir afet hâlinde etkisini sürdüren bu salgınla
baş etmede tıbbi yöntemlerle birlikte toplumsal gayret ve yardımlaşma da gerekmektedir. Bu anlamda toplumu harekete geçirecek, dayanışma ve sorumluluk duygusuyla hareket etmesini
sağlayan manevi güç ve değerlere her zamankinden daha fazla
ihtiyaç duyulmaktadır. İslam kardeşliğinin üzerine kurulduğu
vefakârlık erdemi böyle durumlarda toplumun sorunlarıyla baş
etmede ahlaki bir ilke olarak değerlendirilmektedir.2
Zira vefa
zorluklarla mücadelede hem dinî hem de vatandaşlık görevidir.
Hz Muhammed’in (sav) ve ilk İslam savunucuların büründüğü
bu özellik, kısa sürede geniş topraklara yayılan İslam düşüncesinin temel muharriklerinden sayılabilir