3RD INTERNATIONAL BLACK SEA MODERN SCIENTIFIC RESEARCH CONGRESS, Samsun, Türkiye, 23 - 24 Mart 2023, ss.780-799
Covid-19 pandemi sürecinin ortaya
çıkmasıyla yoğun yaşam alanları olan kentler süreçten yoğun ve çok boyutlu
şekilde etkilenmiş, pandemi sürecinde ve sonrasında kent hayatının mevcut
dinamikleri tartışılmaya başlanmıştır. Bu tartışmalar, kamusal alan anlayışının
sorgulanmasına ve pandemi gibi kriz süreçlerine uygun planlama ve tasarım
fikirlerinin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Covid-19 pandemisiyle birlikte
kentsel kamusal alanları da kapsayan kısıtlama ve yasakların hayatımıza
girmesi, “eski normalde” hayatın rutininde var olan alışkanlıkların yeni
normal”de değişmesine, dönüşmesine ve yenilenmesine yol açmıştır. Bu değişim
ihtiyacı, kalabalık insan kitlelerinin kullandığı kentsel kamusal alanlarda en
yoğun şekilde hissedilmiş ve pandemi sürecinde kentsel kamusal alanların
tasarımının “yeni normale” uyumlaştırılması süreci hız kazanmıştır. Kentsel
kamusal alanlar, kentsel tasarım ilke ve araçlarına uygun tasarlanmamış ise,
pandemi gibi fiziksel mekân kullanımının ve bu mekânların varlığının büyük önem
arz ettiği kriz süreçlerinde esneyemeyen, yetersiz ve dirençsiz mekânlara
dönüşebilmektedir. Özellikle kriz süreçlerinde kentlerde yaşanan toplumsal ve
psikolojik sorunların en aza indirilebilmesinde kentsel kamusal alanların
varlığı önemlidir. Pandemi sürecinin başlamasından bugüne kadar geçen sürede
elde edilen tecrübe, kentsel kamusal alanların tasarımındaki yetersizlikleri
ortaya çıkartmıştır. Kentsel kamusal alan algısı ve tanımı da bu süreçte
tartışılmaya başlanmış, kamusal alan kullanımları değişmiş ve dönüşmüştür. Bu kapsamda
bu çalışma pandemi sürecinde kentsel kamusal alanlarda ortaya çıkan değişim ve
dönüşümü dünya örnekleri üzerinden tartışmayı amaçlamaktadır. Pandemi sonrası
dönemde kentsel dirençliliği artıracak uzun vadeli ve kalıcı kentsel kamusal
alan tasarımlarına ihtiyaç olduğu söylenebilir.