Ulus-Kurucu Metin: Yazınsal Alan ve Milliyetçilik İlişkisi Üzerine Bir Taslak


Danış M. F.

Mülkiye Dergisi, cilt.49, sa.2, ss.183-208, 2025 (TRDizin) identifier

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Cilt numarası: 49 Sayı: 2
  • Basım Tarihi: 2025
  • Dergi Adı: Mülkiye Dergisi
  • Derginin Tarandığı İndeksler: TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Sayfa Sayıları: ss.183-208
  • Atatürk Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Modern meşru siyasal örgütlenme biçimi olarak ‘ulus’ konseptinin ortaya çıkışında entelektüellerin rolü, sıklıkla üzerinde durulan bir mesele olmuştur. Milliyetçilik kuramları içerisinde gerek inşacı gerekse özcü kuramlar, ulusun inşasında ya da uyanışında belirli isimlerin hususi etkilerini hesaba katmışlardır. Özellikle ‘kültürel uyanış’ olarak adlandırılan ve milliyetçi söylemin kristalize olup ideal bir kimlik tahayyülünün ortaya çıktığı süreçte, milliyetçi entelektüellerin katkısı belirgin bir önemdedir. Bununla beraber literatürde ulusların ortaya çıkışında belirli entelektüellerin tekil metinlerinin etkisini ortak ve karşılaştırmalı bir şekilde analiz etmeye yarayacak bir kuramsal model geliştirilmiş değildir. Bu çalışmanın amacı; yazınsal alan ya da entelektüel tarih ile milliyetçilik arasındaki ilişkiyi somutlaştıracak bir şekilde, ‘ulus-kurucu metin’ olarak adlandırılan belirli bir metin türünü, Weberci manada ‘ideal’ bir kavram olarak önermektir. Böylece farklı milliyetçilik türleri arasında bazı ortaklıklar tespit edilip edilemeyeceğinin sorunsallaştırılması ve özellikle kuruluş ya da tasarlanış (‘uyanış’) dönemlerindeki benzerliklerin karşılaştırılması hedeflenmektedir. Milliyetçilik çalışmaları literatüründe, farklı milliyetçilik türlerini ortak birtakım kategoriler etrafında tasnifleme girişimleri oldukça yaygın olsa da bu girişimler genellikle milliyetçiliği bir ‘ideoloji’ ya da ‘toplumsal hareket’ olarak ele almaktadır. Bu çalışmada benimsenen esas düstursa; milliyetçiliğin, bireylerin dünyayı aynı şekilde yorumlamalarını sağlayıp onlara ortak bir aidiyet biçimi atayan bir söylem biçimi olduğudur. İdeolojiden farklı olarak söylem, dünyayı açıklayan ve eylemi yönlendiren bütüncül bir düşünce sisteminden ziyade kurucu niteliği ağır basan, anlam ve kimlik üreten bir yapı olarak ifade edilebilir. Milliyetçiliğin bu şekilde iktidarla yakından bağlantılı ‘kurucu’ bir edim olarak ele alınması, onun teorik art alanını gündeme getirir ve bu noktada milliyetçi söylemi şekillendiren entelektüellerin çalışmaları önemli bir hal alır. Nitekim bu çalışmanın en temel hipotezi; milliyetçi kimlik tahayyüllerini mümkün kılan ve onun kendi hususi karakterini oluşturan bazı kurucu metinler olduğu ve bu metinleri ihtiva eden ortak bir kategorinin tasarlanabileceğidir. Çalışmada öncelikle bu metin tipini ‘kurmayı’ mümkün kılacak teorik alt yapının izleri sürülecek, bu bağlamda Foucault ve Bourdieu’nün kavram setlerine başvurulacaktır. Bourdieu’nün, ortak yazar ve metinlerden müteşekkil, aynı şekilde ‘çalışan’ kompozisyonları detaylıca incelemek için ileri sürdüğü ‘alan’ kavramı ve Foucault’nun söylem konseptiyle alakalı geliştirdiği öznellik kipi olarak ‘söylemsellik kurucusu yazar’ tipi, çalışmada ileri sürülen savları temellendirecek teorik sacayakları olacaktır. Ardından ‘ulus-kurucu metin’ olarak adlandırılabilecek kavramsallaştırma girişiminin sınırları ve problemleri ile bu metin tipine girebilecek çalışmaların dahil olabileceği bazı kıstaslar belirlenmeye çalışılacaktır. Bu süreçte, bazı milliyetçi söylem biçimleri ve bunları ‘kurduğu’ iddia edilebilecek bazı entelektüellerin çalışmaları ele alınacaktır. Son olarak, ulus-kurucu metin kategorisine girebileceği düşünülen tarihsel metinlerle farklı milliyetçi söylem biçimleri arasındaki ilişki üzerinden, bu metinlerin çalışma prensipleri ortaya koyulacaktır.
The role of intellectuals in the emergence of the ‘nation’ as a legitimate form of modern political organization has been a widely discussed. Both constructivist and essentialist theories of nationalism have emphasized the unique contributions of certain figures in the construction or awakening of nations. These contributions are particularly significant during periods of ‘cultural revival,’ when nationalist discourse crystallizes and gives rise to an idealized vision of identity. Despite this emphasis, the literature lacks a theoretical model to analyze collectively and comparatively the influence of individual texts by nationalist intellectuals on nation formation. This study aims to address this gap by proposing the concept of the ‘nation-founding text,’ conceptualized as an ideal type in the Weberian sense, to concretize the relationship between the literary field, intellectual history, and nationalism. It investigates whether commonalities can be identified across different forms of nationalism, particularly in their formative or revival phases. While existing literature often categorizes nationalism as an ideology or social movement, this study approaches it as a discourse that enables individuals to interpret the world similarly, creating a shared sense of belongingUnlike ideology, discourse is better understood as a structure that prioritizes the construction of knowledge and social order over offering a totalizing worldview, functioning as a generator of meaning and identity. This foundational nature of nationalism underscores the significance of intellectual contributions in shaping its discourse. Drawing on Foucault’s concept of the ‘author-function’ and Bourdieu’s notion of the ‘field,’ this study develops a theoretical framework to define ‘nation-founding texts.’ It analyzes how nationalist discourse operates as a performative act, shaping both collective identity and the political imaginaries of emerging nations. It also examines the extent to which intellectuals, through specific works, act as mediators of historical memory, connecting past narratives to present aspirations. By exploring the interplay between historical texts, intellectual agency, and nationalist discourse, this study aims to establish criteria for identifying ‘nation-founding texts.’ Finally, operational principles these texts will be analyzed to understand their centrality in constructing national identity.