KADIN ÇALIŞANLARDA ALGILANAN CİNSİYET AYRIMCILIĞI İLE İŞE BAĞLI DUYGUSAL TÜKENMİŞLİK ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ


Creative Commons License

Bilgiz Öztürk Ş.

3. ULUSLARARASI TÜRK VE DÜNYA KADIN ARAŞTIRMALARI KONGRESİ, Erzurum, Türkiye, 4 - 06 Ekim 2024, ss.104

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Erzurum
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.104
  • Atatürk Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Tükenmişlik, duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve azalmış kişisel başarı hislerini içermektedir. Duygusal tükenmişlik bu bileşenler arasında oldukça önemli bir yere sahiptir. Duygusal olarak tükenme, bireyin kendinden beklenen görevleri yapabilmek için yeterli enerjisinin olmaması, duygusal olarak yoğun baskı hissetmesi ve kalıcı bir yorgunluk haline sahip olması ile açıklanabilir. İş yerinde duygusal tükenmişlik yaşayan bireylerin, iş doyumunun düşük olduğu ve işten ayrılma niyetlerinin yüksek olduğu belirtilmektedir. Yapılan pek çok araştırma kadınların iş yerinde yaşadığı tükenmişlik duygusunun, erkeklerden daha fazla olduğunu göstermektedir. Fakat bu durum çoğunlukla cinsiyetle değil, toplumun kadın rolüne yüklediği anlamla ilişkilendirilmektedir. Bu nedenle kadın çalışanların, duygusal tükenmişliğinin incelenmesinin önemli olduğu düşünülmektedir. Bu araştırmada kadın çalışanların duygusal tükenmişliği, iş yerinde maruz kaldığı cinsiyet ayrımcılığı açısından incelenmiştir. Çalışmaya özel ve kamu sektöründe çalışan 252 kadın katılmıştır. Araştırma verilerini toplamak için ‘Demografik Bilgi Formu’, ‘İş Yeri Cinsiyet Ayrımcılığı’ ve ‘İşe Bağlı Duygusal Tükenmişlik’, ölçekleri kullanılmıştır. Araştırmanın veri analizi için, SPSS-25 programı kullanılarak, Pearson korelasyon analizi ve regresyon analizi yapılmıştır. Bulgular incelendiğinde, kadın çalışanların iş yerinde maruz kaldığı cinsiyet ayrımcılığı ve işe bağlı duygusal tükenmişliğin orta düzeyde, pozitif yönde anlamlı ilişkiye sahip olduğu görülmektedir. Ayrıca iş yerinde algılanan cinsiyet ayrımcılığı, işe bağlı duygusal tükenmişliğin anlamlı bir yordayıcısıdır. Bulgulardan yola çıkarak kadınların, çalışma hayatında cinsiyete dair ayrımcılığa maruz kaldığı söylenebilir. Bu durum ise, iş yerindeki duygusal tükenmişlik hali üzerinde etkili bir rol oynayabilir.

Burnout includes emotional exhaustion, depersonalization, and reduced feelings of personal accomplishment. Emotional exhaustion is an essential component among these components. Emotional exhaustion can be explained by the fact that the individual does not have enough energy to perform the tasks expected of him/her, feels intense emotional pressure, and has a permanent state of overtiredness. It is stated that individuals who experience emotional exhaustion at work have low job satisfaction and high turnover intentions. Many studies show that women experience more burnout at work than men. However, this situation is mostly associated not with gender but with the meaning that society attributes to the role of women Therefore, it is considered important to examine the emotional exhaustion of women employees. In this study, emotional exhaustion of women employees was examined in terms of gender discrimination in the workplace. A total of 252 women working in the private and public sectors participated in the study. ‘Demographic Information Form’, ‘Workplace Gender Discrimination’ and ‘Job-Related Emotional Exhaustion' scales were used to collect the research data. For data analysis, Pearson correlation analysis and regression analysis were performed using SPSS-25 program. When the findings are examined, it is seen that gender discrimination and work-related emotional exhaustion that women employees are exposed to in the workplace have moderate, positive, and significant relationship. In addition, perceived gender discrimination at the workplace is a significant predictor of work-related emotional exhaustion. Based on the findings, it can be said that women are exposed to gender discrimination in working life. This situation may play an influential role in emotional burnout in the workplace.